menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünya Sağlık Örgütü hala dünyanın sağlık vicdanı olabilir mi? -3 | Eşitlik kurban edildiğinde

16 13
02.11.2025

Aşılar milyonlarca hayat kurtardı, ama aynı zamanda kimin gerçekten önemli olduğunu da gösterdi. Dünya, aşıya erişenler ve bekleyenler olarak ikiye bölünürken, DSÖ’nün eşitlikçi sesi gittikçe kısıldı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün ahlaki özünü, COVID-19 aşı dağıtımı sırasında yaşanan adaletsizlikler kadar sertçe sınayan çok az olay olmuştur. Dr. Monir Islam’a, DSÖ’nün adaleti teşvik etme görevinde başarısız olup olmadığını soruyorum. Cevabı ciddi: “COVID-19 döneminde yaşanan aşı eşitsizliği, küresel sağlıktaki derin güç dengesizliklerini ortaya koydu ve ne yazık ki, DSÖ bu dengesizliklerle kararlı biçimde yüzleşecek donanıma ya da yetkeye sahip değildi.” diyor. “DSÖ, COVAX mekanizmasını başlatmaya yardımcı oldu ve sürekli olarak adalet çağrısında bulundu. Ancak, güçlü devletleri ya da ilaç şirketlerini ulusal çıkar ve kar yerine, küresel dayanışmayı önceliklendirmeye zorlayacak siyasi gücü yoktu. Birçok zengin ülke çok taraflı mekanizmaları tamamen devre dışı bıraktı, üreticilerle doğrudan anlaşmalar yaparak stokları kendine ayırdı; düşük gelirli ülkeler ise beklemek zorunda kaldı.”

Bu sessiz trajedi ya da ayrıcalığın aritmetiği kıtalar boyunca yaşandı. Parlak basın toplantılarının ardında, DSÖ politik temkinin dar alanına sıkışmıştı. “Kurum içinde,” diye hatırlıyor Dr. Islam, “özellikle mevcut Genel Direktör döneminde, liderlik büyük güçlerle ya da şirketlerle alenen yüzleşmeye isteksizdi. Diyaloğu ve işbirliğini korumak amacıyla diplomatik bir yaklaşım tercih edildi. Ama bunun iki bedeli oldu: Ahlaki otoritenin kaybı ile eşitliği savunmak için cesur bir duruş sergileme fırsatının kaçırılması.”

Ayrıca, eşitsizliğin sadece arzla ilgili olmadığını vurguluyor Dr. Islam: “Aşıların varlığı kadar, etkili bir aşılama gerçekleştirmek de belirleyici. Bu da yeterli soğuk zincir altyapısı, eğitimli insan gücü, güvenilir ulaşım sistemlerinin varlığını ve en önemlisi bireylerin ve toplumların anlayışı ile kabullenmesini gerektirir.”

Sorun, Dr. Islam’ın bana hatırlattığı üzere, sistemik: “Tüm bunlar için sürekli ve önemli finansman gerekir — ki, birçok ülke bunu sağlayamıyor. Bu sistemsel engeller, aşılar teslim edilse bile en dezavantajlı grupların risk altında kalmasına neden oluyor ve eşitsizliği daha da derinleştiriyor.”

Sonuç olarak, Dr. Islam hem bir hayal kırıklığını hem de umudu........

© Birgün