Bir fikri on slaytta nasıl katledersiniz
“PowerPoint önce kendisiyle, sonra sunucunun konforuyla ilgilenir. İzleyici ve içerik en son gelir – oysa toplantının sebebi onlardır.”
Sosyal medyada her ay birileri PowerPoint’in artık öldüğünü ilan ediyor. Onlara göre, yapay zeka artık her şeyi saniyeler içinde araştırıp düzenliyor, siz kahvenizden daha ikinci yudumu almadan, sunumu önünüze koyuyor. Kulağa etkileyici geliyor – ta ki yapay zekanın PowerPoint (PP) kullandığı fark edilene kadar. Yani yazılım aslında sapasağlam yaşıyor; sadece yapay zekanın cazibesiyle mumyalanmış durumda.
Gerçekte elde ettiğimiz şey, aynı eski içeriktir: Bildik bir PP mantığı, parçalanmış taze bir düşünce yığını ve daha fazla grafik çöplüğü. Yapay zeka, uzun süredir var olan bu entellektüel hastalığı sadece hızlandırıyor: PP zehirlenmesi artık yüksek çözünürlükte.
Sir Ken Robinson’ın efsanevi TED konuşması “Okullar yaratıcılığı öldürüyor mu?”, TED tarihinin en çok izlenen konuşmasıdır. Robinson, hiç slayt kullanmaz. Dört yaşında geçirdiği çocuk felcinden dolayı, aksayarak sahnenin ortasına gelir, orada durur; izleyicileri esprili, sıcak ve net konuşmasıyla sarıp sarmalar.
Sir Ken Robninson “Okullar yaratıcılığı öldürüyor mu?” TED konuşmasında
Diğer en çok izlenen TED konuşmacılarının birçoğu da aynı “suça” ortak olur: Jill Bolte Taylor, Amy Cuddy, Chimamanda Ngozi Adichie gibi konuşmacıların ortak yönü, insani bağlantı, hikaye kurma becerisi ve bilişsel tasarımdır.
PP, fikirleri dikdörtgen çerçevelere sıkıştırma alışkanlığını icat etmedi. Modern slayt imparatorluğu ortaya çıkmadan önce, sunumlar asetatlara ve 35 mm slaytlara dayanıyordu. O zaman da bilgi statik dikdörtgenlere sıkıştırılıyor, konuşmalar cansız monologlara dönüşüyordu. Mühendisler ve askeri personel, projektör ışığında gerçek düşüncenin buharlaştığını ilk fark edenler arasında olanlardı. Pedagoji dergileri, slayt yazılımının ezbere ders vermeyi teşvik ettiğini, öğrenci katılımını azalttığını ve sonuçta eğitimi yansıtılmış notlara dönüştürdüğünü yazıyordu.
1987’de PowerPoint 1.0 çıktığında, bu rahatsızlık alarm seviyesine yükseldi. Kurumlar, yazılımı tereddütsüz benimsedi ve PP kurumsal iletişimin dili oldu. Bir anda, çalışmak slayt yapmak demek oldu. Toplantılar slayt destesiyle dönmeye başladı. Bir inanç, sessizce yerleşti: Bir şey slaytta değilse ya gerçekte var değildir ya da tartışma değeri taşımıyordur. Eğitim daha da bozuldu; öğretim gittikçe listelerin dersmiş gibi gösterildiği sunumlara........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein