Faşizmin Çocukluktaki Yankısı: Bir Liderin Çocukluğu
İnsan doğuştan mı kötüdür, yoksa kötülük bir öğrenme sürecinin ürünü müdür?
Bazen bir haber, bir fotoğraf ya da yalnızca bir cümle düşer önümüze ve içimizden şu soruyu geçiririz: Bunca kötülük nereden geliyor? Son yıllarda bu sorunun peşine düştüğümde, zihnimde hep benzer yüzler beliriyor: iktidarına âşık ‘dünya liderleri.’ Gözümüzün içine bakarak pervasızca yalan söyleyen adamlar... Derken, Brady Corbet’nin Bir Liderin Çocukluğu (The Childhood of a Leader) filmi yankılanıyor belleğimde. Çünkü bu film, kötülüğün sıradan değil, sistematik olduğunu hatırlatıyor. Liderliğin yalnızca politik bir yükseliş değil, aynı zamanda psikolojik bir deformasyon ve pedagojik bir inşa olduğunu gösteriyor. Corbet’nin 2015 tarihli bu ilk uzun metrajı, ilk bakışta 20. yüzyılın faşizmine dair karanlık bir dönem portresi gibi görünse de, zaman geçtikçe asıl hedefinin geçmiş değil, bugün olduğu açıkça anlaşılıyor.
Venedik Film Festivali’nde ‘En İyi İlk Film’ ve ‘Ufuklar En İyi Yönetmen’ ödüllerini alan Bir Liderin Çocukluğu’nun asıl başarısı, hala tartışılmaya cesaret edilemeyen ve fırsat bulunamayan bir meseleyi, çocuklukta şekillenen politik karakteri görselleştirerek görünür kılması. Corbet, film boyunca şu soruyu usul usul zihnimize bırakıyor: Kötülük doğuştan mı gelir, yoksa ona mı öğretilir? Ve belki de en sarsıcı olan şu: Bu soru artık yalnızca felsefeye değil, doğrudan hayata, sokağa, sınıf ortamına, sosyal medyaya ve çocuk odalarına sızmış durumda. Bir Liderin Çocukluğu, bir ilk filmden beklenmeyecek bir ustalıkla yaklaşıyor seyircisine. Film yalnızca estetik anlamda çarpıcı bir sinema deneyimi sunmakla kalmıyor; aynı zamanda faşist zihniyetin çocuklukta filizlenen yapısını, sinema diliyle sorgulayan ender örneklerden biri oluveriyor. Bugün bizler, dijital çağın yalnızlaştırdığı, öfkeyi teşvik eden bir düzende şekillenen bir neslin büyümesini izliyoruz. Ama aynı zamanda, önceki jenerasyonların çocuklarının yani bugünün liderlerinin, etraflarını nasıl çürüttüğünü, yok ettiğini de gözlemliyoruz. Bu bağlamda Corbet’nin filmi yalnızca bir dönem portresi değil; bugünün şekillenmiş ve geleceğin şekillenen liderlerinin karanlık........
© Birgün
