Hissiyat hukuku
“İddianameyi okudun mu?”
Geçtiğimiz haftanın en çok dillendirilen sorusu buydu.
Ben de okuyanlardanım; hem iddianamenin kendisini hem de meslektaşlarımın hukuki değerlendirmelerini. Hukuki bir değerlendirmeye bu yazıda özellikle girmeyeceğim, zira hukuki değerlendirme dediğimiz şey, hukuka dayanan süreçler yaşandığında anlamlıdır. Burada ise karşımızda “delil” ile “tezahürün” birbirine düşman olduğu, ton olarak da neredeyse bir savaş bildirisi kadar gergin binlerce sayfa var.
Sayfalar boyunca yüzlerce kez tekrar eden şu ifadeler ise iddianamenin adeta omurgası yapılmış: “Hatırladığım kadarıyla”, “Bilmiyorum”, “-mış, miş, -muş”, “Duydum”, “Olabilir”, “Düşünüyorum”, “Düşünmekteyim”, “Muhtemelen”, “Duymuştum”, “Hissettim.”
Hissiyat hukuku… Bu ifadeler Roma Hukuku’nun tozlu raflarında bile rastlanmayacak bir ‘hissiyat hukuku’ örneği oluşturuyor.
İddianameyi okurken özellikle Resul Emrah Şahan’a isnat edilen suçları aradım. Ona oy vermiş bir Şişli sakini olarak ne yapmış olabileceğini merak ettim. Bir insanın 90 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması için, insan ister istemez “Herhalde gizli bir yeraltı krallığı falan yönetiyordu” diye düşünüyor.
Şişli Belediye Başkan adayı iken 3 Mart 2024’te “Şişli’nin Gelecek İçin Bir Planı Var’’ sloganıyla 147 proje açıklayan Şahan, o meşhur konuşmasında neler demişti?
“Şişli rezerv alan yasasıyla daha fazla betona hapsolmayacak… Onlar Şişli’ye bakarken rant görebilir, biz vatan toprağı görüyoruz…”
Bu cümleleri okuyunca insan şöyle düşünüyor:
“Yok artık, bu kadar tehlikeli söylemler de fazla! Vatan toprağı diyerek kentsel rant düzenine çomak sokmak…........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein