menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sevgili Kâmil Özer Hocam…

18 1
31.10.2025

Sanırım 1985 yılıydı ve sizle ilk cimnastik dersi yapmak için cimnastik salonunun dersliğinde toplanmıştık. Siz derse gelmeden önce aldığımız referans; çok disiplinli ve derslerinde kaynama yapılmasına izin vermeyen biri olduğunuz bize söylenmişti.

Tabii ki sizde bizim için bilgi almışsınız ki derse başlamadan ‘methinizi duydum’ diyerek, bize bir ön giriş yapmıştınız.

Ben ön sırada oturuyordum ve derse başladığınızda öncelikle kurallar ve hakem kurgusunu ve önemini anlatmaya başlamıştınız. Tam o sırada söz masa hakemine gelince, ’masa hakemi çok önemli bir kurgudur ve puanlaması çok kıttır’ derken, ben de söze girerek ‘evet hocam tanıyorum kılın teki’ dememle birlikte, bana bakarak kafa salladınız, hani ‘başladık’ der gibiydiniz…

Dersin ortalarına doğru bana ismimi sordunuz ben de ‘Müslüm’ dedim ve ‘Müslüm Bey rica etsem içerde salondan sünger alıp getirirmisiniz’ dediniz ve ben hemen salona gittim. Tabii her şey çok masun başladı. Fakat, sünger aradığımda bulamamamla birlikte baktım önümde yüksek atlama minderinin 1 metreye 2 metre süngeri duruyor. Aldım onu getirdim. Kapıdan zor geçtiği için epey zorlandım ve vura vura sınıfa soktum. Siz çok sakin bir şekilde beklediniz ve süngerle karşınıza dikildiğimde, ‘bu ne Müslüm Bey’ derken, ben’ hocam salonda bir tek bu vardı’ dedim. ‘Ama ben tahtayı silmek için sünger istemiştim’ dediniz ve masumane tavırla ‘başka yoktu hocam’ dediğim an dersi bitirdiniz. Çıkarken de ‘vizede görüşürüz’ diyerek, mesajı bize verdiniz.

Daha sonra birlikte olduğumuz toplantılarda, bana bunu anlattırıp, gülerek o güzel günleri yad ederdik.

Üniversiteden sonra çok sık görüşme fırsatımız olmamıştı.

Haliç Üniversite’sinde........

© Birgün