Nepal’in hikâyesi
Hafta başından beri dünyanın gözü Nepal’de. İzin günlerim ama ben de oldum olası meraklısıyımdır Nepal’in, biraz da o yüzden gözümü oraya çevirdim, izliyorum.
Hikâye yine sokaklarda yazılıyor. Avrupa’da da Asya’da da… Belki sokaklardakilerin yaş ortalaması farklı ama sokaklar baş kahramanı hikâyelerin.
Artık Nepal’e bakıp nereden çıktı bu Z-Kuşağı diyen yok. Onlara ilişkin ezberler bozulalı epey oldu.
Hiçbir şey birden olmuyor ve toplumları kontrol altında tutmak için baskı da bir yere kadar işe yarıyor. O yer neresiyse işte, orada korku duvarları yıkılıyor, sabır taşları çatlıyor, kemiğe dayanmış bıçaklar çekilip korkunun üstüne yürünüyor.
Pazartesi sabahı, çoğu üniversite ve hatta lise öğrencisi Nepalli, pankartlarla Katmandu’nun merkezi Maitighar meydanına geldiler. Festival havasında; müzik, şarkılar ve sloganlarla… Öğleden sonra hava değişti. Bir polis barikatı aşıldı, Parlamento’ya yönelindi, barışçıl başlayan yürüyüş şiddete dönüştü. Eylemin düzenleyicilerinden Hami Nepal, ölümler olunca katılımcılara evlerine dönmeleri çağrısı yaptı, Parlamento’yu basanların kendileriyle ilişkisi olmadığını, radikal grupların mitinge sızmış olabileceğini ima etti. Ancak protestolar artık kontrol edilemeyecek kadar büyümüştü.
Z-Kuşağı olarak “örgütlenen” Nepalli gençlerin 8 Eylül’de 30 kişinin öldüğü, 1000 kadarının da yaralandığı şiddetle de bastırılamayan isyanlarını başlatan ve bardağı taşıran son damla hükümetin soysal medya platformlarını yasaklamasıydı.
Ama o damladan önce biriken damlalar da var: Yoksulluk, yolsuzluk, kayırmacılık, işsizlik.
Nepal hükümetinin resmi verilerine göre; geçen yıl 741.000’den fazla Nepalli ülkeden ayrıldı. Keyif için değil; başta inşaat ve tarım işlerinde çalışmak ve eve üç beş Nepal Rupisi........
© Birgün
