Körlük...
Herhangi bir ülkede, sıradan bir günde, bir adamın trafikte aniden kör olmasıyla başlayıp bütün ülkeye yayılan bir salgın… Sonra tam bir kaos, bir yok oluş hali. J. Saramago’nun Körlük’ünü böyle özetlemek ne kadar doğru, bilemiyorum.
Yine de, dünyanın şu hali, Lübnan, Gazze, bana Körlük’teki salgının etkisi altında oluğumuzu düşündürüyor. Bir yanda, o altüst oluş, yıkım, ölüm, adaletsizlik, öte yanda da en hafif ifadeyle yaygın bir körlük-sağırlık-dilsizlik hali.
Körlük’te, Saramago’nun altını en kalın çizdiğim cümleleri şu ikisi olmuştu: “Körler hep savaş halindedir, her zaman da öyle olmuşlardır.” “Aslında körlük umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı.”
Gazze’de, Lübnan’da, İsrail’de ya da başka yerlerde, şu yaşananlara bakarak dünyayı umudun tükendiği bir yer olarak görenler artıyor olabilir. Ancak, umudu hiç tüketmeyen, körlüğe teslim olmayıp sorular sorarak ilerleyenler de var.
Anlaşıldı ki, Netanyahu, Nasrallah’ı ortadan kaldırdıktan sonra da durmak niyetinde değil. Tüm cephelerde saldırıyor ve işte sosyalist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) yöneticilerini de katletti.
Ne rehinler gibi bir derdi ne de müzakere niyeti var. Nasrallah’ın öldürülmesini........
© Birgün
visit website