menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bana müsaade; şimdi hikâye zamanı

47 16
02.09.2025

Ben o zamanlara yetiştim; onlar mahallede göründüklerinde biz de etraflarını sarardık. İptidai bir matbaada kenarı süslü kağıtlara basılmış destanları, şiirleri satarlardı. Sonra, yanılmıyorsam, boyunlarında teyple dolaşanlar da oldu. Hemen ardından da kayboldular. Destancılar.

Ben de zaten kasabayı ve mahalleyi 11 yaşımda terk edip yatılı okula gittim.

Destancılar, hikâye anlatıcıları hep oldu. İnsanlığın ilk günlerinden, bir mağarada ateş etrafında toplandığımız zamanlardan beri.

Şimdi biraz eksildik galiba hikâyeden yana. Becerebilirsem, hikâyeye yeniden sarılmamız gerektiğini anlatacağım bir gün, dört başı mamur bir çalışmayla.

Bir bilgiyi aktarmanın, hatta nesilden nesile geçirmenin en etkili yoludur hikâye. Siyasal iletişimin, kampanyanın en etkili dili de o.

Kutsal kitaplara bakın, yüzlerce yıldır milyarlarca insanı etkileyen mesajlarını hikâyeler anlatarak verirler.

Adem ve Havva’nın yaratılması, cennet bahçesi, yasak ağaca yaklaşmaları, detaylarda ve anlatım tarzlarında farklar olsa da, sonuçta bir ana tema olarak tövbe/ceza Tevrat’ta, İncil’de, Kuran’da aynıdır.

İncil’de hikâye edilişi misal; “Yılan Havva’ya dedi - Tanrı gerçekten, bahçedeki hiçbir ağaçtan yememenizi mi buyurdu? Havva yılanın sözlerine şöyle karşılık verdi - Bahçedeki ağaçlardan........

© Birgün