Rotaları ABD ayarlı
Erdoğan önceki gün Malazgirt’te, “Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise eninde sonunda kaybedecektir” diyerek tehditler savurdu. Bununla da yetinmeyerek, “Kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz” sözleriyle olası bir müdahalenin de işaretlerini veren Erdoğan’ın hedefinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) vardı.
İçeride “süreç” ağır aksak ilerlerken sarf edilen bu sözler Suriye’de sahada ve masada hızlanan siyasi trafiğin ardından geldi. ABD’nin Türkiye ve Suriye Özel Elçisi Tom Barrack, Erdoğan’dan iki gün önce, Suriye için “Bir federasyon değil ama onun bir tık altında” modelini ortaya atmıştı.
Türkiye ile Suriye’deki süreçler birbiriyle ilintili. Görev alanının kapsamına Lübnan’ı da ekleyen Barrack, Suriye ve Lübnan’ı şekillendirme çalışmalarını sürdürürken bu girişimlerin bir ucu da doğrudan Türkiye’ye değiyor. Suriye ve Ortadoğu’daki gelişmelerin basıncıyla geçen yıl bu dönemlerde Erdoğan tarafından “iç cepheyi güçlendirme” çıkışıyla başlatılmıştı. İç cephe tahkimatının ihalesi sonrasında Bahçeli üzerinden sürdürülmüş, MHP lideri de 1 Ekim Meclis açılışında DEM sıralarına giderek sürece start vermişti.
Bir yıllık hızlandırılmış süreç sonunda PKK kendisini feshedip 11 Temmuz’da silah bırakma töreni düzenlerken bir gün sonrasında konuşan Erdoğan, “Türk, Kürt, Arap ittifakı”nı ortaya atarak sürecin yönelimini göstermişti. Erdoğan’ın önceki günkü, "Tarih, Türk, Kürt ve Arap bir ve beraber olduğumuzda içeride ve dışarıda hangi başarılara imza attığımızın sayısız örnekleriyle doludur" diyerek niyetini bir kez daha açık etti.
Türkiye’nin Suriye politikası AKP’nin emperyalist merkezlerle birlikte Suriye’de rejim değişikliğe kalkıştığı Arap Baharı’ndan bu yana biçimlenerek bugünlere geldi. 2011’lerdeki strateji Esad’ın gitmesi, İhvancıların iş başına gelmesi yönündeydi. Bunun yanında Kürtlerin kazanım elde etmemesi de bir diğer amaçlardandı. İç çatışmalar boyutlanınca YPG’nin kontrol ettiği bölgelere üç farklı operasyon düzenlendi. Hala bu bölgeler Türkiye’nin kontrolünde.
8 Aralık’ta HTŞ’nin yönetime gelmesinden sonra da TSK’nin Kuzey Suriye’deki varlığı devam ederken Türkiye’nin YPG/SDG politikasında değişikliğe gidildi. İçeride başlayan İmralı sürecine paralel olarak “kırmızı çizgi”........
© Birgün
