menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müzakere yürütmemeli mi?

28 1
tuesday

Diyalog, tartışma, cemaat ya da müzakere, bir anlaşmazlık ya da -son aşamada- çatışmayı “konuşarak çözme” yöntemidir.

Bahçeli geçen yılın sonbaharında, “Abdullah Öcalan gelsin, mecliste DEM parti grubunda konuşsun” dediği günden beri, Türkiye’de bitmeyen bir “tartışma” var. Müzakere yürütmeli mi?

Ülke iki ana kampa ayrıldı: 1993’ten beri başlayan “ateşkes” veya “silah bırakmalar”la ilgili bir ayrışma bu: “Teröristle konuşulmaz” diyenler, “hayır, konuşarak bu sorun çözülebilir” diyenlerin saflaşması bu.

Birincileri haklı kılan epey semptom var: Adı bile konmayan bu sürecin nereye evrileceği bilinmiyor; sürecin kanunu, mevzuatı, hiçbir hukuki güvencesi yok; meclisteki üye ve oy nisabıyla eşitsiz kurulmuş komisyon, "gizli-saklı" tarzdaki çalışmalarına yarın başlıyor; "dışarıda" ABD ve İsrail bekliyor; aşağıda Suriye’de de "ülkenin bölünmesi" veya "en az üç parçalı bir federasyonla yönetilmesi" aktüel bir gündem; üstelik işin merkezindeki Erdoğan ve Bahçeli -belediye başkanları ve öğrencilere eziyet başta olmak üzere- son derece kötü bir sicile sahip; ikincisi, Erdoğan bir kere daha başkanlık talebinde kararlı; birincisi, daha on yıl evvel var olan bir “tartışma masası”nı devirip, muhataplarını hapse göndermişti.

Evet, bunların hepsi doğru. O halde........

© Birgün