Daha çetin günler…
Uzun bir aradan sonra balıkçılar kahvesine gittim bugün. Hava bahardan kalma bir yumuşaklıktaydı. Denizin kıpır kıpır sessizliği, bulutların gösterisi, rüya gibiydi. Önümden kayıklar geçiyordu. Durmaya, yavaşlamaya ihtiyacım vardı. Saatlerce ufka bakarak düşünmeye.
Ingeborg Bachmann’ın dizeleri geldi aklıma: “Bakışların bir hayalet olmuş sisler denizinde: / bir zaman ki, geri çağrılmak üzere / ertelenmiş, görünüyor şimdi ufukta.” Şiirin tekrarlanan dizesi “Daha çetin günler gelmekte”ydi. Ve hiç kimsenin hazırlığı yoktu gelmekte olan o günlere. Dijital bir balonun içinde, temassız ve havasız yaşayan bir çoğunluk.
Byung-Chul Han, ‘Şey Olmayanlar’da “Zaman alan uygulamalar kayboluyor. Hakikat de zaman alır” der. Enformasyonun birbirini kovaladığı bir dünyada düşünceye nefes kalmaz. Sadakat, güven, nezaket, bağlılık… Hepsi zaman alan şeylerdi; şimdi hızın içinde eriyorlar. Bir kitabı okumak yerine yapay zekâdan özetini almak nasıl bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis