menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Alacakaranlıkta...

22 1
25.06.2025

Artık havalar ısındığı için her gün balıkçılar kahvesine uğramaya başladım. Ama balıkçılar pek ortalıkta görünmüyordu. Ya denizdeydiler, ya da başka işleri vardı. Ben de her zamanki masamda oturmuş çalışıyordum. Aniden gür kahkahasıyla Macit Amca içeri girdi. Her zamankinden daha neşeli görünüyordu. Hayırdır der gibi baktım ona. Kahvenin meraklı kedisi Sardunya doğum yapmış, üç yavru kedisiyle yaşayabileceği bir yuva hazırlamış onlara. Yaşlandığı için balığa nadiren çıkıyor, kitap okuyup Fransızca çalışmadığında kendisine bu tür meşgul olacağı işler yaratıyordu. "Amerika bombalamış" dedi, yüzü birden ciddileşmişti. Benim ne diyeceğimi merak ediyordu. Ona Max Horkheimer’ın Almanya’da Naziler iktidara gelmeden önce yazdığı notlardan oluşan ‘Alacakaranlık’ kitabını okuduğumdan bahsettim. Kitabın başında şöyle yazmıştı Horkheimer: "Gerek duyulan ideolojiler ne denli sallantılıysa o denli vahşice yöntemlerle korunmaları gerekir. Sallanan putların korunmasındaki çaba ve dehşetin düzeyi alacakaranlığın ne ölçüde bastırmış olduğunun göstergesidir." Macit Amca, "Desene fena halde alacakaranlık bastırmış" dedi, yine o gür kahkahasını atarak. Gülmesi, her zaman gülmek anlamına gelmiyordu.

Tarihsel açıdan önemli bir dönemden geçiyoruz. Bildiğimiz dünyanın sonu gelirken iktidarların telaş içinde kendilerini ilelebet korumaya çalıştıkları ve bu uğurda her şeyi göze aldıkları alacakaranlık bir dönem. Horkheimer, insanları bir araya getirecek tek şeyin ‘ortak........

© Birgün