menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dilek İmamoğlu hata mı yaptı?

35 1
16.06.2025

Dilek Hanım, kadın tutukluların koşullarını iyileştirmek adına Emine Hanım’a bir çağrıda bulunmasını eleştirenler çok oldu. Bana niye kalsın bilmiyorum ama sosyal iletişime emek vermiş acemi bir işçi olarak, bana kalırsa bu doğru bir hareketti.

Sosyal iletişim, siyasal iletişimle karıştırılarak veya diksiyon gibi konulara indirgenerek genellikle yanlış anlaşılan bir tanım. Hedefi “kazanmak” olan türden siyasal iletişime ve ticari reklama sıcak bakmayan, hatta bunlardan tiksinen bir insanım. Muazzam zenginlikte İngiliz ve Rus edebiyatı başta, tüm nitelikli edebi eserler ve kadim öğretiler bize adını koymadan “sosyal iletişim”i vaaz eder. Babamın esnaf dükkanında babamdan ve komşu esnaf amcalardan öğrendiğim, iş hayatında ve okudukça derinlerine indiğim bu kavramın yanındayım, savunucusuyum: “İşini iyi yapar, iyi davranmakla kalmaz gerçekten iyi bir insan olursan ve Allah izin verirse (ki genellikle verir) yalan dünyadaki kısa nöbetinde vazifeni tamamlar ve yaşarken de, sonrasında da huzur içinde uyursun.” Bu düşüncenin izleri sadece diyalojik iletişim sözcüsü Bahtin gibi filozoflarda değil, diyalektik materyalizmin kuramcısı Lenin’in kitaplarında bile görülür: “İyi bir örgütçü olmak için öncelikli iyi bir işçi olman gerekir.”

Nobel Ödüllü psikolog Daniel Kahneman’ın “Düşünmek, Hızlı ve Yavaş” adlı kitabını genç senaristlere öneririm. Karakter inşası, genellikle basit detaylardan türer. Önemsiz gibi görünen bir detaydan hareketle bir kişi hakkında yargıya ulaşmak, his dediğimiz muhteşem yeteneğimizin hediyesi. Sapla samanın temel sorunu her zaman iç içe olması, bu nedenle doğruyla eğriyi ayırmak için hem dikkat hem de dem gerekir. Aşırı nezaketin çoğu zaman aşırı kabalıktan daha güçlü bir tahakküm aracı olması gibi, zıt kavramlar detaylara indikçe benzeşir.

Bir yarışı kazanıp bir anda kitlelerin dikkatini çeken kişilerin, esas sınavı bitiş çizgisinden sonra başlar. Methiyeler, destanlar, hatta somut sayısal veriler bile kitlelere kendinizi tanıtmanızda yetersiz, dahası etkisizdir. Meraklı gözler, siyasal iletişim danışmanlarının önünüze koyduğu süslü sözlere değil, “detay”larda ne yaptığınıza bakar.

Süleyman Soylu’nun Ekrem İmamoğlu’na ahmak demesi, karakter inşası için kolay bulunmayacak kritik bir detaydı örneğin. Bana kalırsa İmamoğlu “Sensin ahmak”........

© Birgün