Ali Doğan Gönültaş’ın Ax’ı: Zamanın ve mekânın Ermenilik halleri
Ali Doğan Gönültaş’ın “Ax” performansı, iki güçlü hafıza hattını aynı sahnede buluşturuyor: Vanlı bir Ermeni’nin ağzından –ıslık ve iniltiyle– taşınan bir melodi ve 1998 yılında Aparan’da oğlunu yitiren bir adamın, topluluğun ortasında dansa durduğu ve bir fotoğraf ile sonsuzluğa kadar hafızalara emanet edilmiş an ve o dansın sahnelenmesi. Gönültaş, yeni şarkısında bu iki hikâyeyi yan yana getiriyor; şarkının çıkış noktası olarak iki ayrı sanatçının eserlerini temel alıyor, ilki Vanlı Gregori Kaçperuni ve ikincisi danscı ve fotoğrafçı Antoine Agoudjian.
Gönültaş, yıllar önce duyduğu bir ezgiyi icra ediyor, bu Houshamadyan’ın Van sayfasındaki kısa animasyon filminde duyuluyor. Sayfada “Vanetsi Gregory Kachperouni, filmdeki melodileri icra ediyor; bu ezgileri memleketi Van’da işitti ve 1986’da Boston’da Bedros Alahaidoyan tarafından kaydedildi” notu açıkça yer alıyor. Bu ifade, melodinin bir bestecilik iddiasından çok sözsüz aktarımla –ıslık, inilti– kuşaktan kuşağa taşındığını gösteriyor. Bu şarkının yanı sıra Bedros Alahaidoyan’ın 1980’lerde ABD’de yürüttüğü alan çalışmaları, Houshamadyan’ın Van-Alahaidoyan Koleksiyonları sayfaları, söz konusu kayıtların nerede ve nasıl derlendiğine dair tarihsel bir arka plan sunuyor; Mesela Van’da soykırım tanıklarının ve onların çocuklarının hafızalarından derlenen türkü ve oyun havalarını da belgeliyor.
Gönültaş’ın referans verdiği ikinci hat, The Guardian’da 28 Temmuz 2016’da yayımlanan bir söyleşi: Fransız-Ermeni fotoğrafçı Antoine Agoudjian, 1998’de Aparan’da açık havada bir gösteriyi fotoğraflarken, İshran adlı yaşlı bir adamın gözyaşlarıyla oğlunun elektrik çarpması sonucu öldüğünü anlattığını ve onun kendi oğluna çok benzediğini aktarıyor. Bunun özerine fotoğrafçı ondan “Benim için dans eder misin?” diye rica ediyor. Agoudjian’a göre bu sahne, bireysel güzellikten ziyade Ermeni toplumunun kolektif bilincinde derinleşen, ezici kayıp karşısında “kutlamaya yaslanan” direnci temsil ediyordu.
Agoudjian, Ermeni Soykırımı’ndan sağ kurtulanların Fransa’da doğmuş torunudur; dans ve fotoğraf onun için hiç görmediği yurda tutunmanın yollarıdır. O Türkiye devletinin resmî inkârı sürdükçe meselenin salt bir “tarih” konusu olmaktan çıkıp güncel bir meseleye dönüştüğünü, uluslararası tanınmanın (örneğin Almanya Parlamentosu’nun kararı gibi) bu nedenle önemli olduğunu belirtir. Makalesi bu karardan bir sene sonra, 2016 yılında, yazılmıştı. Sanatsal yaklaşımında klasik haber-fotoğrafı estetiğinin yetersiz kaldığını, anlatmak istediğinin Ermeni kimliğinin “kalbi” –şiir, toprağa bağlılık ve kadim folklor– olduğunu vurgular. Bu yüzden fotoğrafı, belgesel sınırlarını aşan bir hafıza ve duygulanım dili olarak kurar. ‘‘Her çekim yaptığımda, çocukken beni travmatize eden bir tarihle karşı karşıya kalıyorum,’’ der Agoudjian.
Tarihle farklı zamanlarda karşılaşıyoruz. Her Ermeni, Ani’de 989’dan başlatır zaman sayımını, ezginin hafızası 1986’da kayda geçerek geriye doğru düşer zamanda, kaybettiği oğlunun hayalini, dansını zamansız bir hüzünle bırakır bize. Gönültaş ise bu zamanları şarkısında aynı anda sunar. Vanlı bir Ermeni’nin, Boston’da kayda geçmiş şarkısı, Aparan’da bir yasın resmî ve günümüz Türkiyesi’nde bir sahne performansında kendisini bulan bir eş zamanlılık hali bu.
Delil Xıdır’ın Nıvart klamının hikâyesini anlamaya ve anlatmaya başladığım son birkaç ay içinde, o klamın arkasında Nıvart’ın yanı sıra Gülüzar, Fecire ve isimsiz bir şekilde Hozat’ın bir köyünde bir ağacın dibinde üç insan neslidir yatan Ermeni bir gencin hikâyesini duydum. Katilin, kurbanın ve iyinin aynı mekânda buluştuğu, devletin çizmeleri altında yazılan hikâyeleri aktarmaya çalıştık. Bildiğim, yaşadığım anlatıların dışında, yeni tanıştığım Ermenilerde bile en derin acılarını birden anlatma reflekslerini gördüm, herkesin Ani’nin ilk taşı konulmasından daha eski olan acılarını anlattığını........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d