Cins hayvan satın alma talebi neden giderek artıyor?
Cins hayvanlara olan talep, son yıllarda hem bireysel hem de toplumsal düzeyde giderek artıyor ve bu talep artışı, hayvanların sağlık ve refahını doğrudan etkiliyor.
Popüler ırklara yönelme, hayvanlarda kalıtsal hastalıkların yaygınlaşması, davranış bozuklukları ve terk edilme riskleri gibi birçok sorunu beraberinde getiriyor.
Ticari cins üretimi, hayvanların doğuştan gelen haklarıyla doğrudan çelişiyor ve etik açıdan da ciddi kaygılar doğuruyor. Hayvanları tüketim nesnesi olarak algılayan yaklaşım, sokakta yaşayan ve barınaklardaki hayvan popülasyonunu da olumsuz olarak etkiliyor.
Cins hayvan üretiminin yarattığı etik sorunları, bu hayvanların neden satın alınmaması gerektiğini ve çözüm yollarını Veteriner Hekim İlknaz Yalçın ile konuştuk.
Cins hayvanlara olan talep neden giderek artıyor? Veteriner hekim olarak siz bunu nasıl deneyimliyorsunuz?
Cins hayvanlara olan talep artışı, temelde hayvanları bir birey olarak görmemek, mülkiyetçi bir insan-hayvan etkileşiminin evrimi ve toplumda bu konuda bilinçlenmenin eksik oluşu gibi karmaşık faktörlerin bir sonucu. İnsanlar ne yazık ki birlikte yaşadıkları hayvanları tıpkı bir araba veya kıyafet gibi, belirli bir markası (ırkı) olan, seçili özelliklere sahip bir ürün gibi algılıyorlar. Bu ise birbirinden farklı mizaca, duygusal ihtiyaçlara ve kişiliklere sahip bireyler olduklarının göz ardı edilmesine, tüketim kültürünün bir parçası haline dönüşmelerine yol açıyor. Çoğu ırk hayvan, sosyal medyada ve toplumsal alanlarda “popüler” hale gelerek bir statü sembolüne dönüşüyor. İnsanların dönemsel olarak bir trend haline gelen popüler ırklara yöneldiğini görüyoruz. Örneğin geçmişte Terrier ve Golden ırkı köpeklere yönelen ilgi günümüzde Poodle ırklarına yönelmiş durumda.
Bir diğer etken bir ırkın belirli kişilik özellikleri ile özdeşleştirilmesi ve yetişkinlikteki boyutunun, tüyünün, mizacının da öngörülebilir olduğu yanılgısı. “Hipoalerjenik (alerji yapmayan), aile koruyucusu, sevimli, uysal” gibi çok fazla özellik bir ırka ait gibi gösteriliyor. Bu özellikler arasından kendisine uygun olanı seçen insanlar, çok geçmeden aslında hepsinin birer birey olduğunu ve dolayısıyla kişilik özelliklerinin değişkenlik gösterebileceğini görüyorlar.
Veteriner hekim olarak, bu talebin yarattığı hem sağlık hem de hayvan hakları kapsamında oluşan sorunları maalesef yakından gözlemliyoruz. Belirli fiziksel özelliklere sahip hayvanlara talebin artması nedeniyle kalıtsal hastalıkların sıklığında da ciddi bir artış söz konusu. Yaşam kalitesi düşük, çok fazla hastalığa yatkın olan bu hayvanlar ne yazık ki çoğunlukla zor bir hayata sahip oluyorlar. Üstelik, “üretim ve satışın” gerçek yüzünün görünmez kılınması, insanların bu sağlık riskleri konusunda bilinçsiz kalmasına neden oluyor. Kalıtsal hastalıklarla karşılaşan insanlar zorlanıyor ve birey olarak görmemenin getirdiği “hevesin geçmesi” ile bu hayvanların terk edilmeleri sıklıkla karşımıza çıkıyor.
Cins hayvan üretiminde hayvanların genetik olarak seçilmesi ve “safkanlaştırılması” hangi sağlık sorunlarına neden oluyor? Yoğun cins üretimi, hayvanlarda acı, stres ve hastalık riskini nasıl artırıyor?
İnsanların talep ettiği çeşitli ırklarda istenen fiziksel özelliklere sahip bireylerin üretilmesi için yapılan safkanlaştırma, sıklıkla yakın akraba çiftleştirmesi ile mümkün. Bu durum ise biyolojik çeşitliliğin kaybına, gen havuzunda azalmaya neden oluyor. Genetik çeşitlilik azaldıkça, çeşitli hastalıkların sebebi olan genler kalıcı olarak aktarılır ve kalıtsal hastalıklara sahip hayvanlar ortaya çıkar. Bu genetik istismarın yarattığı pek çok sağlık sorunu bulunuyor.
Pug, Fransız Bulldog, Shih Tzu gibi köpekler ile İran, Exotic Shorthair gibi basık yüzlü (brakisefalik) ırklarda kronik nefes alma zorlukları, kalp ve solunum sistemi ile ilişkili hastalıklar kalıtsaldır. İnsanlar tarafından “masum ve güzel bakışları” nedeniyle ilgi gören King Charles Spaniel ve Pekingese ırkı köpekler göz yaralanmalarına ve çeşitli göz hastalıklarına karşı çok daha yatkındır. Kıvrık kulakları ile sevimli göründükleri düşünülen Scottish Fold ırkı kediler, bir genetik mutasyon nedeniyle bu şekilde görünür ve tedavisi mümkün olmayan yaygın ve kronik eklem ağrısına neden olur. Uyumlu, sessiz, akıllı olarak talep edilen bu kediler, ne yazık ki yaşadıkları şiddetli ağrılar nedeniyle hareketsizler. Bu ırkların talep edilmesi ve üretilmesi son derece etik dışı. Örnekleri oldukça fazla olan bu kalıtsal hastalıkları önlemenin tek yolu, safkanlaştırmaya son vermek.
Hayvanların ticari olarak üretildiği ortamlar, fiziksel ve psikolojik refahın göz ardı edildiği yerler. Kâr etmek amaçlandığı için, hayvanların acı, stres ve hastalık riskleri de katlanarak artıyor. Kalabalık ortamlarda hastalıkların yayılma riski çok daha fazla. Her hayvanla bireysel olarak yeterince ilgilenilmemesi hem fiziksel hem de psikolojik çeşitli hastalıkların oluşmasına neden oluyor. Bulundukları ortamdaki kronik stres faktörleri de kortizol seviyesini artırarak hastalıkları tetikliyor. Ne yazık ki yavrular anneden olması gerekenden çok daha erken ayrılırlar ve bu durum sosyalleşme........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d