menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"İzmir Kültürpark’ın kapıları kapatılarak ayrımcılığın kapısı aralanıyor"

18 9
20.08.2025

İzmir Kültürpark ya da bilinen adıyla İzmir Fuarı, 1922 yılında binlerce İzmir ve Ege Hıristiyanı’nın hayatını kaybettiği Büyük İzmir Yangını sonrası harabeye dönen alan üzerinde, çoğunlukla Rum ve Ermeni mahalleleri üzerine kurulan Türkiye’nin önemli kent parklarından biri.

1936 yılında kurulan park, o günden bu yana İzmir Enternasyonal Fuarı’na ev sahipliği yaparken Lozan, Montrö, 9 Eylül, Cumhuriyet ve 26 Ağustos olmak üzere beş giriş kapısıyla kente açılan kamusal bir alan işlevi görüyor. Parkta sigortalanan ve künyeleri çıkarılan 7 bin 709 ağaç var.

Şu an 420 bin m² yüzölçümüne sahip olan parkın içinde, nostaljik değeri olan Ada ve Göl gazinoları da yer alıyor; ancak bu kamusal alanın kapıları artık saat 00.00’dan sonra yurttaşlara kapalı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 1 Kasım 2024’te yaptığı duyuruyla parkın bir süre geceleri “bakımda” olacağını söyledi; fakat park neredeyse bir yıldır geceleri kapalı. Parkın kapatılmasına dair İzmirlilerin duyumları ise tanıdık: Güvenlik.

Yaya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve kent aktivisti Erol Akcan, söz konusu uygulamanın asıl amacının dezavantajlı grupların belirli bir saatten sonra parka girişini engellemek olduğunu belirtti.

İzmir Kültürpark’ın başlangıçta herkes için bir nefes alma ve dinlenme yeri olduğunu söyleyen Akcan, şöyle dedi:

“Kültürpark, 1930’ların sonlarından itibaren fuarcılık hamlesiyle adeta bir sanayi merkezine dönüştürüldü. 2015 yılından itibaren ise İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun bir soylulaştırma projesi hâline geldi. Fuarın beş farklı kapısı var ve bu kapıların her biri, aslında farklı bir kültüre ve kimliğe açılıyor. Örneğin Kahramanlar Kapısı, özellikle 6 Mayıs (Hıdırellez) zamanı Roman vatandaşların yoğun olarak kullandığı bir kapı, çünkü doğrudan kendi mahallelerine açılıyor. Yine aynı şekilde, Alsancak’a daha yakın olan 26 Ağustos Kapısı, tarihsel süreçte Levantenlerin sıkça kullandığı bir kapıydı.

“Biz yaklaşık sekiz yıldır Kültürpark’ın varlığını, tüm bu projelerden bağımsız bir şekilde koruması için çabalıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda akademisyenler ve farklı disiplinlerden katılımcılarla bir araya gelerek fuarın kapılarını ve duvarları dahi konuştuk, dünyadaki örnekleri inceledik. Bazı arkadaşlarımız duvarların bile zararlı bir işlev görebileceğini ve Kültürpark’ın bu duvarlardan arındırılması gerektiğini düşündü.

“Öte yandan, kapıların ve duvarların kısıtlayıcı bir işlev kazanmaması gerekiyordu. Bugün geldiğimiz noktada ise Kültürpark’ın kapılarına gece saatlerinden itibaren kilit vuruluyor. Artık saat 00.00’dan sonra alana girişler yasak. Bu kısıtlamalar esasen gece fuarda kalabilen evsizlerin, mültecilerin, LGBTİ ’ların, burada daha ucuza eğlenebilecek yoksulların parkı kullanmasını engellemeye yönelik. Kapılar kapatılarak, ayrımcılığa kapı aralanıyor. Park, herkesin erişimine açık olmalı. Parka kimin, hangi saatte girebileceğine dair sınırlamalar, alanın amacına aykırı. Park, günün her saatinde kentin nefes alma alanıdır.”

Kapatma ve sınırlamaların, iddia edilen sorunları çözemeyeceğini vurgulan Akcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kamusal bir alanın kapısına kilit vurmak, problemi örtbas etmek ve alanı tekelleştirmek anlamına gelir. İddia edildiği gibi........

© Bianet