“Mesele”yi hayatın içinden çözmek
Malum, üç aydan bu yana beklenen ama bir anda gündeme yerleşen adı henüz “süreç” olarak konulmamış olsa da, basbayağı üst düzeyde ve süreç olarak yürüyen bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Evet adı “Kürt Sorunu” olarak başından bu yana imlenen “milli mesele” 2025 itibariyle artık bölgesellikten de öte tam anlamıyla uluslararasılaştı.
Bu sebeple de hayli önceden olgunlaştırıldığı anlaşılan işin, en uç tarafı radikal Türk milliyetçi siyasal örgütün başaktörünün el sıkışması ve kelam etmesi, kelamının da ardında durmasıyla başlatılmış oldu.
Buraya kadarı gidişata uygun. Bu gidişatla ilgili söylenecek çok söz mümkün olsa da! Belki de en olması gereken ve bugüne kadar hayli yorulan, yıpranan / yıpratılan “dil”e işaret galiba en doğrusu. Tarafların estetik bir dil üzerinden konuşması ve yazmasına şiddetle ihtiyaç var.
Elbette Kürt sorunu başından beri ve bugün gelinen aşamada en üst düzeyde hayli SİYASAL bir sorun. Dolayısıyla siyasetin makul ve muktedir aktörlerince çözümü için harekete geçmesi / geçirilmesi de olması gereken. Öyle de yürüyor zaten.
Sorunun çözüm mecrasına girme mevzuunda bir başka müdahillik ve olması gereken de Kürt Sorunu’nun gündelik hayata değen, dokunan yüzü konusunda yerel aktörler ve kurumların rolleri ve yapması gerekenler diye düşünüyorum.
25 Mayıs 2004 tarihinde Birikim Dergisi için moderatörlüğümde........
© Bianet
