menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hemşireye methiye

19 20
05.08.2025

Anneme ihtimamla bakan Özlem hemşireye ve tüm sağlık ekibine teşekkürlerimle.

İkinci vardiyada görevi devralmak üzere hastaneye giren genç hemşire Floria’yı, ciddi ve kontrollü tavrına rağmen, dinamik ve sempatik tavırlarıyla etrafına adeta ışık saçar halde görürüz. Çalıştığı cerrahi bölümündeki sağlık personeliyle arası gayet iyi, hastalarla irtibatı ziyadesiyle şefkatlidir.

Ufak ufak koşuşturma başlar ve Floria’nın o gün cerrahide tek başına vaziyeti idare etmesi gerektiğini öğreniriz; vardiyayı paylaşması beklenen meslektaşı o gün gelememiştir!

Floria kısa zamanda ısrarla “aranan” hemşire haline gelir, fakat profesyonelliği ve soğukkanlılığı sayesinde işini aksatmadan sürdürür.

Arada sabrını zorlayanlar olur; bekleyen diğer hastalara verilecek hizmeti geciktirmek pahasına da olsa her birine ihtimamla zaman ayırır; hatta evine apar topar dönmek isteyen demanslı yaşlı kadını sakinleştirmek için seyirciye gayet uzun gelen bir ninni bile söyler.

(Bir koreografi kadar kıvrak çekimde, hızla hareket etmekte olan kahramanımızın peşini bırakmayan kamera bize sanki montajsız ve gerçekçi bir takip hissi veriyor ve bu durum Floria’yla empati kurma ihtimalini iyice artırıyor. Acaba Leonie Benesch’in ustaca canlandırdığı Floria’nın dayanıklılığı ve sabrı en az bizimki kadar sınanıyor mudur?)

Yaşlı bir diğer hasta, kendisine bir ömür kadar uzun gelen bir süreden beri analiz sonuçlarını beklemekten heba olmuştur. Floria, merdivenlerden hızla inerek vardiyasını o an bitirmiş olan doktorun peşinden koşar, terslenince hastayı sakinleştirme mesuliyeti tekrar ona düşer.

Cerrahide yatan muhtelif ağır vakalar da vardır; bazılarının ölüme yakınlığı atmosferi iyice ağırlaştırmakta, vahim dinamikler insancıl Floria’yı aslında içten içe kemirmektedir.

İlaçlar dışında psikolojik destek hastaları en fazla rahatlatan alaka biçimidir ve kahramanımız hengâmenin ortasında bu işi de layıkıyla becerir; onu cep telefonu numarasından arayan biri, gözlüğünü hastasının odasında unuttuğunu, mümkünse onları bulup kenara ayırmasını nazikçe de olsa talep eder. Floria terbiyesini hiç bozmadan hastanenin genel dramatik tablosunda gayet zamansız, hatta fuzuli gelebilecek angaryayı unutmamak için ekstra bir çaba sarfetmek durumundadır; ama bunu da yapmayı ihmal etmez!

Fakat eninde sonunda stres kahramanımızı bir şekilde ele geçirir ve yan yana yatan iki hastanın ilaçlarını karıştırarak birinde alerjik reaksiyona yol açar. Neyse ki vaziyet hızla kontrol atına alınır; Floria’yı, bu tip hataların daima mümkün olduğunu ifade eden mesai arkadaşı sakinleştirir.

O arada, işine bunca idealizmle bağlı kahramanımızın özel hayatını ister istemez merak etmeye başlarız. Küçük oğluyla yaptığı telefon konuşması hüzünlüdür ve seyirci böylesine yoğun tempoda çalışan birinin özel hayatına ne kadar enerji ayırabileceğini sorgularken dananın kuyruğu kopar!

Yüksek ücret karşılığında lüks odada kalan fazlasıyla şımarık bir hasta, çay talebinin geciktirildiği mazeretiyle Floria’yı provoke eder ve Avrupa’da, bilhassa Almanca konuşulan bir diyarda asla beklemeyeceğimiz muhteşem reaksiyonla hepimiz güzelce bir rahatlarız…

Tüm dünyada sayısı gün geçtikçe azalan, lakin üzerlerindeki yükün arttığı hemşirelerle empati kurmak için "Kahraman (Heldin/Late shift)" filmi biçilmiş kaftan.

Mevzuya bir gerilim filmi gibi eğilen kadın yönetmen ve senaryo yazarı Petra Biondina Volpe bizi hastane atmosferine ve kahramanına iyice alıştırdıktan sonra “bombalar”ı peş peşe patlatıyor; film boyunca fazlasıyla vahim durumların üzerimizde yarattığı baskıyı hafifletirken sevimli ama belki çok tahmin edilebilir anekdotlara başvursa da, hepimizin gevşeme ve gülümseme ihtiyacını layıkıyla karşılıyor.

Hafızalardan asla silinmeyecek Covid-19 pandemisi sırasında sağlık personeli ve hemşirelerin başına gelenler bir yana, zıvanadan çıkmış Trump’ın yönetimindeki Amerika Birleşik Devletlerinde bilhassa sağlık sisteminin uğradığı saldırı gözönüne alınırsa, zaten sektöre pozitif ayrımcılık yapmamızın hiçbir mahzuru yok bence!

Dünya prömiyerini Berlinale’de gerçekleştirdikten sonra Londra SXSW ve Sidney Film Festivaline katılmış olan İsviçre/Almanya ortak yapımı 92 dakikalık sinema eseri pek yakında Locarno ve Melbourne festivallerine de iştirak edecek.

Seyirciye adeta belgesel izleme hazzı yaşatan güncel içerikli film daha önce Avusturya, İsviçre ve Almanya’da, ay başında ise Birleşik Krallık ve İrlanda’da genel gösterime girdi. Şimdi sırada İtalya, Tayvan, İsveç ve İspanya var; darısı Türkiye’nin de başına.

Eserin Berlin’deki galası en başta olmak üzere birçok gösterimine her iki cinsiyetten hemşirelerin üniformalarıyla katılması film ekibini tabii ki çok memnun etmiş. Meslek profesyonellerinin filmde aktarılan birçok anekdotu ve muhtelif dinamikleri gerçeğe çok çok yakın bulmaları da cabası.

Hakikaten de Floria’yı canlandıran 22 Nisan 1991 Hamburg doğumlu aktris Leonie Benesch en başta olmak üzere filmde her şey, bilhassa tıbbi açıdan ziyadesiyle inandırıcı.

Yıllar öncesinden, Haneke’nin Beyaz bant filminden hatırlayabileceğimiz Benesh iki sene önce İlker Çatak imzalı Öğretmenler odası’nda dikkat çekmiş ve akabinde geçen sene Tim Fehlbaum imzalı 5 Eylül filminde göz doldurmuştu.

Fiziksel olarak bana Vicky Krieps’le Alba Rohrwacher karışımıymış gibi gelen Benesch zor durumlarda sorumluluk alan kadın rolünü iyi beceriyor.

Çatak’ın filminde gayet çetrefilli hadiseler silsilesiyle boğuşurken duruşunu mutlaka korumaya çalışmasını, kendi kabahatli olmamasına rağmen eğitim kurumunun şanını korumak için çaba gösterme hallerini seyircinin teninde hissetmesi tesadüf olmasa gerek.

Aynı şekilde 1972 Münih Olimpiyatlarında İsrailli sporcuların başına gelenleri aktarma görevini ister istemez üstlenmiş ABC televizyon ekibinin tercümanı rolünde de ağır mesuliyet sahibiydi. Yönetmen Fehlbaum gözde oyuncuya teslim ettiği anahtar rolde tercümanlık mesleğinin kritik pozisyonunu ön plana çıkarırken, iki tarafa karşı da eşit mesafede durup aynı zamanda muhakemede asla kusur eylemeyen karaktere Benesch’in hakkını vereceğini sanki tahmin etmişti.

Volpe’nin kahraman sıfatıyla yüceleştirdiği hemşire karakterini canlandırma sürecinde de, ölüm kalım meselelerinde karar alması gerekirken, sıkışsa da hastanenin eksikliklerini mazeret olarak ileri sürmeyen gayet ketum ve dayanışmacı profili zarafetle kotarıyor. Üstelik maaşının alın terinin karşılığını verip vermediğini de bilemiyoruz.

Samimiyeti ve sıcaklığıyla hasta ve hasta yakınlarının da itimadını kazanmış olan Floria karakteri eksikliklerini de kabul edip öz eleştiride bulunabiliyor ve işlediği kusurlardan dolayı üzülüp suçluluk duygularına kapılabiliyor.

Mesela ağır hasta Bayan Bilgin (Eva Fredholm) ölüm döşeğindeyken ona kısa da olsa bir ziyarette bulunmayı ihmal ettiği için görevini yeterince iyi yapmamış olduğuna inanıyor. Vefat gerçekleştikten sonra ağlayan, dövünen, hatta agresif şekilde isyan eden oğullarından birinin fiziksel şiddetinin hedefi olsa ve tepki vermese sanki şaşırmazdık.

Onur Kurtulmuş, Ali Kandaş ve Mustafa........

© Bianet