Brezilya-Belém’den #COP30 izlenimleri
Buraya geleli üç gün oldu. İlk bir-iki gün içinde Türkiye’den farklı olmayan, hatta bazı açılardan kötü bir yerde olduğumuzu deneyimlemiş olduk. Önceden yaptığımız sözleşmeye bağlı olarak yerleşmeyi planladığımız ev sahibimizin bizim kiraladığımız evi başkasına verdiğini öğrendik. Bu durum bize biraz bir sıkıntı yaşatmış oldu; fakat sonradan bu sorunumuzu başka bir ev kiralayarak çözebildik.
Burada çok yoğun bir kitle var. Gördüğümüz kadarıyla 50 bin civarında resmî, 5 bin civarında da resmî zirveye alternatif olarak gerçekleştirilen Halkın İklim Zirvesi katılımcısı var. Biz bir taraftan Birleşmiş Milletler’in (BM) resmî COP’u ile ilişki kurarak, öbür taraftan da buradaki halkın iklim güçleriyle birlikte çalışmalara katılmaya çalışıyoruz. Burası genel olarak birçok yere çok daha uzak bir yer olduğu için geçen seneki kadar büyük bir katılım olmamış.
Türkiye’den geçen yıl Bakü’ye giden ve konferansa katılanların sayısı 3 bin civarında olduğu söyleniyordu; ama bu seneki sayı 250 civarında kalmış gibi gözüküyor. Türkiye’den parlamento düzeyinde üç kişinin katıldığını gördük; muhalefetten ise yalnızca ben, DEM Parti vekili olarak bulunuyorum.
Türkiye’nin temsilcisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir heyetiyle de görüştük ve birlikte bir de Türk kahvesi içtik. Bu kısa sürede çalışamalarını izledik ve burada çok güçlü olmadıklarını gördük. Bakanlık heyetinden de sınırlı katılım olmuş gözüküyor. Hemen yanında Avustralya var, onların da kendi ofislerinin çok güçlü olduğunu söyleyemem; ama daha çok Çin, Almanya ve diğer ülkelerin güçlü bir katılım sağladıklarını söyleyebilirim.
BM heyeti, çok büyük ve yeşil alan üzerinde konumlanmış kurumsal bir durum gösteriyor. Nereden bakılsa en az 8-10 futbol sahası büyüklüğünde bir yeri kapatmışlar ve orada aynı anda onlarca, yüzlerce konferans veriliyor.
Çok yoğun bir trafik göze çarpıyor. Toplantılara başkanlık yapan Brezilya, bu meseleyi önemsemiş ve toplantıya ev sahipliği yaparken güçlü destek almış. Bunun, kendi ekonomik krizinin çözülmesine katkısı olacağı söyleniyor.
Orada yerel yönetimlerle ilgili başka bir heyetle görüştük. Türkiye Belediyeler Birliği’nden iki vatandaş Türkiye’yi temsilen oradaydı. Onlar da burada bir çalışma yürütüyorlar. Açılış konuşmasını çok önemsediklerini söylediler ve özellikle iklim ile ekoloji meselesini ciddiye aldıklarını söylediler. Bu temsilciler önümüzdeki dönem yapılacak seçimlerde bunun kendilerine prestij sağlayacağını; ancak muhalefetin bu prestiji bozmak için her şeyi yaptığını iddia ettiler. Muhalefetin olay yaratmakta, kaos üretmekte özel bir çabası olduğunu ileri sürdüler.
Biz aynı zamanda bazı konferanslara izleyici olarak katıldık ve Halkın İklim Zirvesi’ne katılarak çeşitli çevrelerle görüşmeler yaptık.
Şimdiye kadar yaptığımız görüşmelerden en somut olanı, Topraksız Köylüler Hareketi ve Uluslararası Köylüler Hareketi ile yaptığımız görüşmeler oldu. İkisi kadın, biri erkek olmak üzere Dış İlişkiler Koordinatörü olan üç kişiyle görüştük. Bu görüşmeler üzerinden değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin yapısal sorunlarıyla Brezilya’da yaşanan sorunların birbirine benzediğini ve Topraksız Köylüler Hareketi olarak parti, köylü hareketi, sendikalarla ortak çalışma yürüttüklerini ifade ettiler. Türkiye’deki durumun da buna benzediğini belirttiler. Oradan daha güçlü ilişki kurma konusunda olumlu bir intiba alarak ayrıldık. Bu görüşmeden hem ileride düzenli bir ilişki sürdürmek hem de somut olarak bir köylü hareketi ve işgal pratiğini gözlemlemek için ertesi sabah saat 7’de randevulaştık. Önce o görüşmeye gideceğiz ve sonrasında Belêm Belediyesi’yle bir görüşme yapacağız. Bu görüşmelerin detaylarını daha sonra paylaşabiliriz.
Üç günlük kısa görüşmemiz açısından bakıldığında burada üniversitelerin de muhalefet hareketlerinin içinde yer aldığını, her birinin kendini ifade etmeye çalıştığını, gösteriler yaptığını, şarkılarını söylediğini, yerel kıyafetleriyle de kendilerini ifade etmek için epeyce gayret sarf ettiklerini gördük.
Potansiyeli bakımından bakıldığında çok yaygın ve ağırlıklı olarak genç bir topluluğun olduğunu söylemek isterim. Gençlerin ekolojiyle, tarımla, çevreyle ve muhalefetin değişik dinamikleriyle irtibat, ilişki ve ortak mücadele içerisinde olması çok önemli. Burada böyle bir farkındalık yaşadık. Ayrıca resmî COP30’da da çok fazla genç topluluğu olduğunu ifade etmek isterim.
Kimi çevrelerden edindiğimiz bilgilere göre, Türkiye’nin COP31 için ev sahipliği başvurusunda şansının yüksek olduğunu ve önümüzdeki dönemde COP31’in Türkiye’de gerçekleşme ihtimalinin güçlü olduğunu öğrendik. Türkiye’yi temsil eden........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d