menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AYM’den ‘eziyet yasağı’ kararı: Soruşturmadaki gecikme devletin yükümlülüğünü ihlal etti

15 10
05.08.2025

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı protestoları sırasında polisten şiddet gören E.A.A’nın yaptığı bireysel başvuruda, daha önce verilen hak ihlali kararına rağmen savcılığın etkin bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle eziyet yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti.

Kararda, E.A.A.’nın 2 Haziran 2013’te Ankara’da katıldığı protesto gösterisinde kolluk kuvvetleri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığı, daha önceki AYM kararında bu eylemlerin “eziyet” olarak nitelendirildiği ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının da ihlal edildiği hatırlatıldı.

AYM, 2020 yılında verdiği ilk ihlal kararında yeniden soruşturma yapılmasını istemesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1 yıl 4 ay boyunca hiçbir işlem yapmadığını, bu gecikmenin dava zamanaşımı süresini geçmesine neden olduğunu ve sonuçta yeni bir ceza soruşturması başlatılamadığını kaydetti.

Yüksek Mahkeme, bu gecikmenin kamu görevlileri açısından cezasızlık algısını pekiştirdiğini, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan eziyet yasağının etkili soruşturma yükümlülüğü boyutunun ihlal edildiğini belirtti:

" ...Soruşturma makamları, kötü muameleye müsamaha göstermediklerini kamuoyuna göstermek ve adalete olan güvenin sarsılmamasını sağlamak için her türlü özen ve çabayı göstererek fiziksel ve ruhsal bütünlüğe yapılan suçların cezasız kalmasına ve dava zamanaşımına uğramasına izin vermemelidir."

Ancak AYM, zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle yeniden soruşturma yapılmasının hukuken artık mümkün olmadığına ve bu nedenle kararın bir örneğinin sadece bilgi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca, başvurucunun yaptığı masrafların karşılanması amacıyla 30.000 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar verdi.

Karara beş üye karşı oy kullandı. Karşı oy gerekçelerinde, bireysel başvuru sonucunda verilen ihlal kararlarının da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 66/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve zamanaşımı süresinin yeniden başlamış sayılması gerektiği savunuldu.

Üyeler, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına dikkat çekerek, yeniden soruşturma yapılması gerektiğini belirtti:

"Somut olayda Başsavcılığın ihlalin sonuçlarını gidermek yönünde etkin bir adım atmadan zamanaşımını gerekçe göstermesi, cezasızlık algısını derinleştirmekte ve temel hakların ihlalini pekiştirmektedir.

Sonuç olarak, somut başvuruda eziyet yasağının usul boyutunun ihlal edildiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yeniden soruşturma yapılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.

TCK’nin 66. maddesinin beşinci fıkrası, bireysel başvuru sonucu verilen yeniden yargılama kararlarını da kapsamakta olup, bu kapsamda zamanaşımı süresi Anayasa Mahkemesi kararının verildiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlamıştır. Bu nedenle yalnızca ihlalin tespitiyle yetinilmemeli; ihlalin sonuçlarını giderecek şekilde yeniden soruşturma yapılması yönünde karar verilmelidir. Bu gerekçeyle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz."

(HA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı, Beştepe’de başladı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantıya Şura üyeleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu katılıyor.

Erdoğan, toplantı öncesinde ise Şura üyeleriyle Anıtkabir’i ziyaret etti.

Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere şunları yazdı:

"Aziz Atatürk, yakın çevremizde krizlerin, çatışmaların ve gerilimlerin arttığı bir dönemde Yüksek Askeri Şura Üyeleri olarak bugün bir kez daha huzurunuzdayız. Türkiye'yi, yeniden şekillenen küresel sistemde bölgesinin kutup başı ülkesi haline getirme mücadelemiz, kurulan tuzaklara, içeriden ve dışarıdan gelen saldırılara rağmen devam ediyor. Güvenlikten demokrasiye, ekonomiden teknolojiye, savunma sanayisinden dış politikaya uzanan geniş bir alanda milletimizin istikbalini güvenceye alacak tarihi nitelikte adımlar atıyoruz. Şuramızın 2025 yılı toplantısının, Türkiye Yüzyılı hedefine giden yolda yeni bir kilometre taşı olacağına inanıyorum. Zatıalinizi ve istiklalimiz uğruna can veren bütün şehitlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Ruhun şad olsun."

(RT)

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Çözüm Komisyonu’nun ilk toplantısında yaptığı konuşmanın tam metnini yayımlıyoruz.

Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde hareket ederek, kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir. Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır. Burada toplanmış olan komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz. Bu komisyon, millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır. Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır.

Burada asli meselemiz hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclisin, halkın sesi olmanın yanında; toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir.

Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü........

© Bianet