menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

22 insan hakları savunucusundan küresel çağrı: Durumun aciliyetinin farkındayız

12 1
23.09.2025

11'i Türkiye'den 11'i farklı ülkelerden 22 insan hakları savunucusu, 21 Eylül Uluslararası Barış Günü'nde "Küresel İnsan Hakları Krizine Karşı Mücadele Çağrısı" yaptı. Ortak hazırladıkları İstanbul Bildirisi'ni kamuoyuyla paylaşan insan hakları savunucuları, ileriye dönük eylem planlarını da tartıştı.

Etkinlik İstanbul'da Anarad Hığutyun Binası'nda Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) organizetörlüğünde gerçekleşti. Farklı ülkelerden insan hakları savunucularının katılımıyla düzenlenen buluşmanın açılış konuşmasını TİHV Başkanı Metin Bakkalcı yaptı.

2023 yılından itibaren yazılı paylaşımlar ve çevrimiçi toplantılarla ortak bir süreç başlattıklarını belirten Bakkalcı, çalışmalarının temel nedeninin insan haklarını referans alan rejim fikrinin küresel düzeyde hızla terk ediliyor olmasının sonucu ortaya çıkan küresel insan hakları krizi olduğunu belirtti.

Açıkladıkları 'İstanbul Bildirisi'ni 18-19 Mayıs 2024 tarihlerinde "Küresel İnsan Hakları Kriziyle Mücadele İçin Ortak Stratejiler Geliştirmek" başlıklı çalıştay sonunda hazırladıklarını belirten Bakkalcı, bildiriye ilişkin şunları söyledi:

"İstanbul Bildirisi, küresel krize karşı bir uyarı ve dayanışma çağrısı olmasının yanında, insan haklarının 'kurucu rolünü' yeniden öne çıkaran bir perspektifle kapsayıcı bir mücadele hattı inşa etme zorunluluğunu da vurgulamaktadır. Bildiri, aynı zamanda açık bir Eylem Çağrısı da içermektedir. Bildirinin dünyada benzer çaba içinde olan kişi ve kurumlarla dayanışma ve iş birliğini geliştireceği ve güçlendireceği inancındayız.

İnsan haklarını referans alan bir rejim fikrinin küresel düzeyde terk edilmekte olduğu, bunun yerine hakları sistematik olarak ihlal eden devlet pratiklerinin egemen olduğu bu süreci bugüne kadar önleyememiş olmamız bu süreci bundan sonra önleyemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü tüm bu ihlaller insan eliyle gerçekleşmektedir. Ve insan eliyle gerçekleşen her eylem/durum, kural olarak, önlenebilir."

Açılış konuşmasının ardından, akademisyen Carla Ferstman ve Prof. Dr. Nilgün Toker yaptıkları sunumla bildiriyi değerlendirdi.

Essex İnsan Hakları Merkezi Direktörü Carla Ferstman, "Bildiriyi Gerekli Kılan Küresel Durumun Değerlendirilmesi" başlıklı sunumunda yapılan çağrıya ilişkin, "Günün ruhundan habersiz, safça yapılmış bir çağrı değildir. Tam tersine, durumun aciliyetinin farkındayız. Bu uzun bir mücadeledir; zaman, enerji, çok taraflılığa bağlılık, taban örgütlenmesi, katılım ve aktivizm gerektirir” dedi.

Ferstman, bildiriyi yazma gerekçelerini şöyle sıraladı:

Toker, "İnsan Hakları Aktivizminin Anlamı" başlıklı sunumunda küresel insan hakları krizinin yanı sıra insan hakları savunucularının da bir kriz içinde olduğunu belirterek şu uyarıyı yaptı:

"Bu tespitle, ne uluslararası insan hakları rejiminin mekanizmalarındaki savunucuların ne de küresel insan hakları hareketinin, ihlali, adaletsizliği görme kapasitesini kaybettiğini söylemek istemiyoruz. Dünyanın her yerinde ihlalleri görüyor, tespit ediyor, raporluyor ve ilan ediyoruz. Ancak güçlü bir ‘itiraz’ı örgütleyemiyor, ihlali durduramıyoruz. Oysa insan haklarını korumak, gücünü ve dinamiğini bu itirazdan alır. İhlali görünmez kılacak dil ve yöntemlere başvuracak denli itiraz etmekten geri durmaya başlamak, ihlalin tekrarlanmasına, hatta sistematikleşmesine yol açar. İhlali görmek, ihlali ilan etmeyi gerektirir. Tersi durumda ihlal görünmez olur. İçinde yaşadığımız krizin esası burada yatıyor."

Toker, "insanlığın kazanımlarını geri kazanma"nın insan hakları savunucularının taşıdığı başlıca sorumluluklar arasında olduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu, küresel insan hakları hareketinin ‘itiraz’ yükümlülüğünü hatırlaması, bu itirazı güçlü bir şekilde açığa vuracağı yapıları kurma sorumluluğudur da. Mevcut yapılarımız daraldığında ya da işlevsizleştiğinde önümüzdeki görev yeniden nasıl kurulur ya da mevcut yapılara dönüştürücü dinamiği nasıl kazandırılır gibi sorular etrafında krizi nasıl aşacağımıza dair hedefler belirlemek olmalıdır. İnsan hakları mücadelesinin esası, hakları gerçek kılacak bir ortak yaşam kuracak, değiştirici, dönüştürücü bir mücadele olmasıdır. Bu iddiadan vazgeçemeyiz…"

Sunumların ardından İstanbul Bildirisi, Türkçe ve İngilizce olarak okundu. Bildirinin İngilizce sunumunu akademisyen Thamil V. Ananthavinayagan; Türkçe sunumunu ise TİHV üyesi Tuğçe İnce yaptı. "Bir yerdeki insan hakları ihlali, her yerde insan hakları ihlalidir!" denilen bildiride şu vurgulara yer verildi:

"Şu hususları dünyanın........

© Bianet