BİLİR MİSİN NEYE BENZERSİN?
Güneş tayfları her ne kadar ısıtmaya çalışsa da dünyamızı; dermansız dizlerini ovalayan yaşlı takati gibiydi hali ki, ısıtamıyordu. Isıtmaya enerjisi yetmiyordu o günlerde. Günler yaprak dökümü mevsiminden çıkışı iyice tamamlamak üzereydi. Ufukta soğuğuyla, karıyla, buzuyla görünmek üzere olan kış mevsiminin emareleri adım adım yaklaşıyordu, kışlık giyeceklerini gardıroplardan çıkarmak üzere olan, çıkarmış olan insanlara…
Kışlık giyeceği olmayan insanlara, kışlık yiyecek stoku olmayan kuşlara, canlılara…
Merhamet etmesi beklenmez kış mevsiminin. Sünnetullahtır tedbir almayan sonuçlarına katlanır.
İşte öyle fersiz dermansız güneş ışıkları karanlıklara yerini terk etmeye hazırlanırken insanlar ve canlılarda hayat hengâmesinden evlerine yurtlarına gitme hazırlıklarını hızlandırarak yapmaktadır.
Orada kaldırım taşının üstündeki, bala düşüp çırpına çırpına yorgun düşmüş bir kanatlı gibi, yorgun olduğu oturuşundan belli olan vatandaş göze çarpar… Oturmamış adeta çökmüş…
İşte o yorgun vatandaş önünden geçen araca el kaldırmadı, bakmadı bile… Hâlbuki onun gideceği istikamete gitmekteydi o araç.
Bir… İki… Üç… Dört belki on dört…
Geçip gitmişti araçlar…
Nihayet, evet nihayet el kaldıracaktı uzaktan gelişini gördüğü araca, fakat el kaldırmadan durdu araç. İyice yaklaşınca da yorgun dizlerine dayanarak doğruldu yerinden ve araca doğru bir iki yorgun adım attı yalpalayarak. Dayanarak araca kapısını açıp bir şeyler sordu.
Müspet cevap almış olmalı ki araca binip kapısını kapattı ve araç hızla o noktadan uzaklaştı. O vatandaş için oradaki hayat bitmişti. Taşıtla başlayan, varılacak noktada bitecek olan bir hayat başlamış oldu artık.
Adam geriye dönüp bakmamıştı artık araca bindikten sonra.
Oysa araç beklerken yorgun oturduğu yerde çalışıp biriktirdiği eşyalar, malzemeler, evine götüreceği mutfak malzemeleri, akşam yemeği için aldığı ekmek, vs. vardı.
Onlar orada kaldı. Adam ve araç gitti.
Orada kalanlara ne oldu? Bir süre daha kaldı orada, sonra muhtemeldir ki biri ya da belediye görevlileri onları alıp götürdü.
İnsanın dünya hayatı işte bu…
Bu manzara kimine göre “ani gelen” kimine göre “zamansız” tabir edilen kimine göre “Yapacak daha birçok işi vardı, bunu yapacaktı, şunu yapacaktı.” vs. denilen ölümü canlandırdı zihnimde.
Evet, o da gelir, kimse onun geleceği vakti bilmez, onu karşılamak için özel hazırlığı olmaz… O bir emirle nokta atışı tabir edilen şekille gelir, ilgili kişiden “Rahmani emanet”i alır ve gider.
Ölüm, yokluk ya da nihai bir son........
© Başkent'te Karar
