Bütün silahlarımızı üretimde dahil kuşandık geliyoruz
YİNE seferîyiz.
Afyon Sandıklı üzerinden hedef Ankara.
Afyon Dinar benim ana memleketim. Cumhuriyetin ilk girişimcilerinden Mustafa Dedeoğlu annemin babası. Tüccar. Almanlar Dinar’a geldiğinde diyorlar ki toprak bereketli, su da var neden değerlendirmiyorsunuz…
-Ne yapmak lazım…
-Un fabrikası olabilir…
-E peki gelin kurun o zaman…
1924’te kuruluyor. Dinar’a girerken yolun sağında Suçıkan’ın karşısındaki taş bina hâlâ ayakta duruyor…
1923 doğumlu annemin adı Şükran’dı.
Cumhuriyet’e teşekkür için.
Babası onu İzmir Kız Lisesi’nde okutmuş.
Teyzesi de mutlaka yönlendirmiştir. Afyon’un ilk Maarif Müdiresi Zehra Gürcan. Pilevne göçmeni Tekirdağlı anneannem Hamdiye Dededoğlu’nun ablası.
Zehra öğretmenin ilk tayin yeri Dinar.
Kardeşiyle birlikte geliyor.
Deprem çadırındaki anneannem Hamdiye Hanımle Mustafa Dedeoğlu’nun karşılaşması…
İki kardeş de Dinar’dan evlenmişler.
Sandıklı deyince nedense hep dedem gelir anılarıma. Herhalde anlatılanlardan.
Hüdai hamamlarına… o zaman öyle derlerdi… gelirlermiş ailece…
Ben de daha bir yaşında bile yokum, çünkü o yıl kaybetmişiz… kucağına on kez atlarmışım havuza… “dede hoppaa “ diye… annemler yeter artık diye durdurmak isteseler de o da dermiş ki… ellemeyin atlasın… bu kızın gözü çok kara…”
Bizlerin kişiliğinin yapı taşları.
Gözünü sevdiğim milletim.
Her zaman söyler yazarım.
Üretimin anavatanının genleri bir başka.
Öyle de gözü kara…
Sandıklı da iş insanlarının konuğuyuz.
Elektrikli motosiklet fabrikasını gezdik. Çinlilerle çalışıyorlar.
Çağ atlanmış.
Hedefleri arabada.
Yalnız o mu…
Topraksız termal seracılık yapıyorlar.
Bütün Sandıklı uçsuz bucaksız sera.
Akşam yemeğinde yaptıklarını… yapacaklarını dinledik. Uzaya çıkacaklar.
Dinledikçe coşuyoruz.
Ama aşılması gereken sorunlar var.
E öyle olunca Vatan Partisi’yle buluşma doğal.
Zaten yemeğin sonuna doğru fırladılar ayağa.
-Genel........
© Aydınlık
