menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

50. yıl iznimin bir bölümü

12 8
19.01.2025

Ne zormuş Aydınlık gazetemizden ve okuyucularından ayrı kalmak.

Sanki aylar oldu gibi.

İki hafta olmuş.

Ama burası Aydınlık gazetesi.

Burası Türkiye.

Burası Asya.

Öyle yoğun yaşanıyor ki…

Mutlaka yazmak lazım…

Doğruya doğru… eğriye eğri…

Aman eğri doğru sanılmasın… doğru eğri sanılmasın…

Gerçekleri bilmeli.

İşte o sorumlulukla 51 yıl olacak bu yıl, yazıyorum… haber yapıyorum… aman şunu da kaçırmayayım… aman şuna dikkat çekeyim… bilir misiniz ki hiç aksatmadım… günlükse günlük… haftalıksa haftalık… aylıksa aylık…

Kar-kış-bora-tatil-izin-yurt içi-yurt dışı yok!

Hiç izin kullanmadık.

Siz dursanız eliniz durmaz.

En resmi görüşmelerde ya da eğlenceli yemeklerde bile eliniz durmaz… masanın altından hemen not tutarsınız.

Tam kahkahaların arasında durup bana dönüldüğünü ve uyarıldığımı anımsıyorum, “bak sakın bunu yazma ama…”

Ya da önemli bir yurtdışı heyetler arası görüşmede masanın altında ne yaptığım dikkat çekince hemen kendime geldiğim…

Öyle bas düğmeye yolla dönemi de değil.

Eskiden kalmayız ya…

Elle yazarsın, fakslarsın.

Tatil yeri, müessese sahibinin çok masraf oluyor bakışlarının altında ezilerek sayfa sayfa gönderirsin. Hatta iki de bir kesilir yarım kalır… hadi bir daha… geldi mi telefonları…

Ter içinde kalırsın.

Zaten müsvedde kağıt bulmanın bile zor olduğu yerler.

Gazinoda tahta oluklu masada yazıyorsun.

Rüzgardan uçmasın diye bir elin yazdığın bir elin öteki kağıt tomarında…

Bilgisayarlar geldi değişti mi…

Bir kere F-klavye kullanıyoruz… yanımda çeke çeke ağır bilgisayarı o olmadı klavyeyi dünyanın öteki ucuna bile taşıdım… anılarının izleri hâlâ belimde-boynumda.

Ameliyat olursun, sağlık sisteminde gördüklerini yazmasan olur mu…

Kaç kez doktorları güldürmüşlüğüm vardır.

İlk başlarda “ne zaman taburcu olacağım” diye soracağıma “ne........

© Aydınlık