Müslüman Nobel’i
Türkiye 200 yıldır Millî Demokratik Devrimi’ni tamamlamaya çalışıyor.
Bu yolda iki çizgi mücadelesini hep gördük.
Birinci çizgi Tanzimatçılık. Maalesef 200 yıldır Türkiye’yi Batı’nın uydusu yapma programının adıydı bu.
İkinci çizgi devrimcilik. Jön Türkler, İttihatçılar ve Kemalistler başta Tanzimat’ın padişahları, paşaları olmak üzere hem emperyalizme hem de bu akıma karşı mücadele ettiler. Bağımsızlık mücadelesi, Tanzimatçılığa karşı mücadele içinde gelişti.
Fakat Kemalist Devrimin yavaşlaması ve durması ile yeniden Tanzimatçılık hortladı. Karşı-devrimcilik önce dönemin iktidar partisi CHP içinden çıktı. Daha 1939’larda, Tanzimatçılık övülmeye başlanmıştı. 1945’te Atlantik kampında yer alma ve 1952’de NATO’ya giriş dümeni tamamen Batı’ya kırdı.
Bu durum bir kültürün de yaratılması anlamına geliyordu. Batı’nın üstün olduğunu kabul etmek gerekiyordu ve hedef artık Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmaktı. Maalesef bugün Doğu’ya tamamen sırtını dönmüş, Batı merkezli ne varsa gözünü dikmiş bir toplum haline getirildik.
Ödüllerde de bu durum böyle.
Ne kadar Batı merkezli ödül töreni varsa canlı yayınlanır. Günlerce haberi yapılır. Kim Oscar aldı kim Grammy aldı kim Nobel aldı…
Bunlar itibarını kaybetse de, Yükselen Asya Uygarlığı’ndaki ödülleri ve bunları içeriğini bilmediğimiz için yine orayı reklam etmeye devam ediyoruz.
Örneğin Mustafa Ödülü var. Biliyor muyuz? Hayır.
İran’daki Mustafa (s.a.v.) Bilim ve Teknoloji Vakfı’nın her iki yılda bir düzenlediği Mustafa Ödülü (Mustafa Prize) bu yıl 8 Eylül 2025’te Tahran’daki Vahdat Salonu’nda düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.
Tören, Hz. Muhammed’in doğum yıldönümü ve İslam Birliği Haftası kapsamında yapılıyor.
Etkinlikler arasında “Young Scientist Medal” (40 yaş altı ödülü), “Noor Öğrenci Yarışması”, “Bilim Kafeleri” ve “STEP – İslam Ülkeleri Bilim ve Teknoloji Değişim Programı” gibi........
© Aydınlık
