MEDYANIN HALLERİ... Sahte solun sefilliği
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarında, holding basını ve hükûmete yakın medya mehter yürüyüşü gibi hareket ediyor: İki adım ileri bir adım geri. Köşe yazılarında, televizyonlarda bir-iki İran’ı övüyorlar, ardından mezhepçiliğin kuyusuna düşüyorlar. İsrail-ABD’ye tavır alıyorlar, ardından Mossad’ın propaganda ağına düşüyorlar. Netanyahu’ya had bildiriyorlar, ardından İran’da Türkçülük üzerinden bölücülük şarkısı söylemeye başlıyorlar…
Bazı televizyon kanallarında açıktan İran’ın teslim olması gerekenler bile çıkıyor. Örneğin CNN Türk ekranlarında Hakan Bayrakçı, doğrudan bunu söyledi. Netanyahu’nun bile “İran rejimini devirme” sözlerinden vazgeçtiği zamanlarda bu sözlerin söylenmesi dikkat çekti. Bu konuda siyonistlerin bile önünde koşan tavırlar utanç verici.
Maalesef sol görünümlü bazı yayın organlarının durumu bundan beter.
İsrail’e en yakın yayını Cumhuriyet gazetesi yapıyor. 14 Haziran’da “Ortadoğu ateşi yayılıyor” diyen gazete, 15 Haziran’da “Füze yağdı” ifadeleriyle İsrail’in saldırılarını öne çıkardı. Netanyahu’nun ağzından İranlılara “rejimi yıkma” mesajı aktarıldı. Ardından bunu somut manşete çevirdi. 16 Haziran: “Hedef rejim”. 17 Haziran’da “Siviller de ateş altında” başlığı ile kendine tarafsızlık makyajı yapan Cumhuriyet, 18 Haziran’da yine İbranice manşetlerine döndü: “İsrail, İran’ın iki günlük genelkurmay başkanını öldürdü: Hamaney’e gözdağı verdi” başlığını attı. 19 Haziran’da “Tansiyon düşmedi” ile yine bir tarafsızlık mesajı vermeye çalıştı.
PKK’nın yayın organı “Yeni Yaşam” da bu süreçte, 14 Haziran’da ilk adımı “Savaş Kapıda Ankara Gecikiyor” başlığı ile attı. 15 Haziran’da “Halklar Kaybediyor” başlığı ile KCK’nın mesajını yayımladı. 16 Haziran’da dümeni kıran PKK gazetesi, PJAK’ın “Demokratik İran” çağrısını “Ne savaş ne dikta Jin, Jiyan, Azadi” başlığıyla verdi.
PJAK, savaşta doğrudan İran’ı suçluyor: “İslam Cumhuriyeti yöneticilerinin savaş çıkarmasının bedelini, sosyal ve ekonomik krizlerle boğuşan halk ödemektedir. Bu saldırılar sırasında her iki ülkede, İran ve İsrail'de özellikle kadın ve çocuklar olmak üzere çok sayıda sivil kurbanın olması, devletlerin görüşünde halkın yaşamının önemli olmadığı gerçeğini göstermektedir.”
Sahte solda hâkim olan, devlet düşmanlığı, eninde sonunda emperyalistlerle buluşmaya varıyor.
İran Kürdistan Demokrat Partisi de aynı gün savaştan İran’ı sorumlu tuttu. “Rejimi tamamen kaldırma” talebinde bulundu. Kürdistan Özgürlük Partisi, İsrail’in saldırılarına doğrudan destek verdi.
Not düşelim. Türkiye’de İsrail’e ihtiyaç olmayan girişimleri bile gördük: Aynı tarihlerde Diyarbakır'da Kürdistan Sosyalist Partisi isimli bir parti kongre topluyor, "federal çözümü" benimsiyordu. Hükümet ortağı Hüda-Par, ana muhalefet CHP ve Saadet Partisi resmi temsilci gönderip dayanışmalarını sunuyordu.
Gazete, 17 Haziran’da “demokratik ulus” talebi dillendirirken, “İran rejiminin hegemonik hevesleri de Fars, Kürt, Beluc, Azeri halkına zarar veriyor” denildi. 18 Haziran’da gazete “Sarsılan İran Gerçeği” ile konfederasyon talepleri........
© Aydınlık
