İmamoğlu davası ‘soygun’a indirgenemez
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü’ iddianamesini tamamlandı.
143 eylemden sorumlu tutulan Ekrem İmamoğlu’nun 849 yıl 6 aydan 2 bin 430 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianame aslında şunu öne sürüyor: İmamoğlu kurduğu suç örgütünün sermayesi ile önce CHP’yi ele geçirmeyi sonra da cumhurbaşkanı olmayı hedefledi.
Oysa gazete manşetlerine bakıyoruz, durum tam tersi. Sadece soygun var, vurgun var.
Sabah gazetesi, “Tarihin en büyük yolsuzluğu” manşetini atmış.
Türkiye gazetesi, “Tarihin en büyük soygun davası” ifadesini kullanmış.
Yeni Şafak, “143 eylem 160 milyar vurgun” üst başlığının ardından şöyle devam etmiş: “CHP’yi de yaktı.”
Akit, “Asrın hırsızı” diye yazmış.
Maalesef hükûmete yakın medya, yolsuzluğu öne çıkararak işin esasını kaçırıyor.
Bu da hükûmetin tavrından kaynaklanıyor. Çünkü maalesef dava boyunca sürekli çıkar örgütü, suç örgütü vurguları yapılıyor. Paralar öne çıkıyor. Elbette bu paraların yolsuzluk boyutu var. Ama bu basit bir cebe indirme durumu değil. Paranın büyüklüğü bile hedefi aslında işaret ediyor. Hesap yalnızca 160 milyarla tutulamaz. Buna İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin malî ve insan kaynaklarını ekleyin. CHP’nin kaynaklarını ekleyin. Ortaya çok daha kabarık bir fatura çıkıyor.
Zaten iddianamede iktidar için CHP’nin nasıl ele geçirildiği anlatılıyor:
“38. İstanbul İl Kongresi’nde ‘delegeleri satın alarak’ desteklediği il başkanının seçilmesini sağlayan örgüt liderinin 04-05.11.2023 tarihinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisi 38. Olağan Kongresi’nde Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında aday olarak Özgür Özel’i belirlediği, İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinde yaşanan sürecin benzerinin genel kurultayda da yaşandığı, ‘delegelerin satın alınarak’ Özgür Özel lehine oy kullanmaları sağlanmıştır. Olağan kurultay’da yaşanan usulsüzlükler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma derdesttir.”
Bu konuda Akşam gazetesi, “Paraları CHP’yi ele geçirmek için kullandı” diyerek meselenin ucundan yakalasa da esası kaçırmış oluyor. Çünkü konu bununla sınırlı değil. İmamoğlu’nun Türkiye’deki iktidar stratejisi ile Batı’nın Türkiye’ye biçtiği iktidar stratejisi uyuşuyor. Bunu gözden kaçırmak, meseleyi soyguna indirgemek meselenin içini boşaltıyor.
Çünkü İmamoğlu CHP’yi ele geçirirken, İBB üzerinden iktidara yürürken; Batılı güçler de İmamoğlu’nun önünü açıyordu:
1. RAND Raporu: RAND Corporation 2020’de hazırladığı “Türkiye'nin Milliyetçi Rotası” başlıklı raporunda, stratejik hedefini “Erdoğan’ı yıkmak” olarak belirliyordu. Erdoğan’a karşı “en zorlu adayın Ekrem İmamoğlu” olduğunu belirten rapor, CHP-İYİ Parti-HDP (DEM) bir araya........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein