CHP zaten ele geçirildi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önceki gün Financial Times’a konuştu.
Hükûmetin kendilerine darbe düzenlediğini belirten Özel, “Son seçimleri kazanan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olan ve tüm anketlerde önde olan partiyi ele geçirmeye çalışıyorlar... Otoriter bir hükümetle karşı karşıyayız ve tek seçenek direnmek. CHP giderse, Türkiye de gider.” dedi.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan da, benzer bir ifade kullandı. Önceki gün yazısında Çölaşan, “Amaç şimdi daha iyi anlaşılıyor. CHP’yi ele geçirip yok etmek ve böylece iktidar oyununu dikensiz bir gül bahçesinde sürdürmek.” diye yazdı.
Yine Sözcü yazarı Yılmaz Özdil de, “İyi ki doğdun CHP” yazısında şunları ifade etti: “Vatanını teslim etmeyenlerin partisi o. Partisini teslim alabilir misin!”
CHP ele geçmemiş bir parti mi?
Tam tersine, bugün CHP’yi karşıdevrimciler ele geçirmiş durumda.
CHP’nin kuruluş tüzüğünden ve programından geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı.
Kemalizm kaldırıldı. 1940’lardan itibaren ortanın soluyla başlayan dönüşüm, sosyal demokrasi ile bitti.
1939’dan sonra Tanzimatçılığın ağır bastığı CHP’de, 1947 Kurultayı Kemalist Devrim’in sürdürülmeyeceğini gösteren, dönüşümün tüzüğe de girdiği bir süreçti.
Bu kurultayda, milliyetçilik, devletçilik, inkılâpçılık ve laiklik ciddi anlamda tırpanlanmıştı.
1947 Kurultayı’ndaki görüşmelerde en dikkat çeken tartışmalar Laiklik üzerinden yürütüldü. Komünizmin önlenmesi için din eğitiminin bir araç olarak görülmesi önerildi. Bu kurultayda, 1943 programında yer alan “...Parti millî dilin ve millî kültürün diyanet yollarından yabancı dil ve kültürlerin tesirinden masun kalmasını Türk milletinin hali ve istikbali için lüzumlu sayar.” cümlesi Laiklik ilkesinin tanımından çıkarılmıştır.
Bir yıl sonra ise arka arkaya adımlar gelmeye başladı. 1948’de imam hatip kursları açıldı, hacca gitmek isteyenlere ilk kez döviz verildi, 1949’da ilkokullara seçmeli din dersi konuldu, 10 Haziran 1949’da TBMM’de kabul edilen ve 5438 sayılı yasayla da tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasıyla ilgili 677 sayılı yasanın birinci maddesine şöyle bir fıkra eklendi: “Şeyhlik, Babalık, Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkide bulunanlar para cezasından başka, bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar.” Ve bunu 4 Mart 1950’de türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanların Milli Eğitim Bakanlığınca halka açılacağı şeklinde düzenlenen ve aynı yasaya eklenen yeni bir fıkra izlemiştir.
CHP’nin 1947 Kurultayı’nda kırılan oklardan biri de Devletçilik’ti. Bu ilke, daha liberal bir şekilde tanımlandı. Deniz yolu ve eşya taşımacılığı özel sektöre bırakılması kararı alındı. Devlet, özel girişimcilerle eşit koşullar........
© Aydınlık
