Sırat Köprüsü’nden Türkiye’yi geçirmek
Zaten çok uzun süredir bu konuda düşünmekteydik. Ve seçimler bitip de, Recep Tayyip Erdoğan hayatının en büyük yenilgisine uğrayınca, harekete geçelim dedik. 1 Nisan 2024 günü, saat 00.01 itibarı ile kendimizi Cumhurbaşkanlığına danışman olarak atama dilekçemizi verdik ve kendi dilekçemizi de kendimiz kabul edip, göreve başlamış bulunmaktayız. Öyle Resmi Gazete yayını filan da istemedik, çünkü gerek yoktu. Hâlâ Vatan, Millet, Sakarya diye düşünenlerden olduğumuz için; maaş, ödenek, özel araba, özel sekreter gibi şeylere de gerek duymadık. Neyse ne deyip, göreve başladık.
Ha, bu arada, halen danışman olarak isimlerini bildiklerimize de bir göz atınca, böyle bir atamayı, en az bizim de onlar kadar hak ettiğimizin farkına vardık. Yani, yüksek okul eğitimi ise bizde de vardı. Hem de 3 adetinden. Hem konservatuar eğitimi almışız, kültür konularındaki uzmanlaşmamız için. Hem Mekteb-i Mülkiye bitirmişiz, devlet yönetebilmek için. Öyle şaka da değil yani. Mülkiye, yani AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi, ta 1850’lerde Osmanlı devletinin yöneticilerini yetiştirmek için kurulmuş ve Atatürk döneminden sonra da, aynı göreve devam etmişti.
Mülkiye’de, Anayasa Hukukunu Mümtaz Sosyal hocamızdan, Türkiye tarihini İlber Ortaylı hocamızdan, Uluslararası İlişkiler konularını Ersin Onulduran hocamızdan öğrendik. Yani devletin müzik ve kültüründen başlayıp, ekonomi ve uluslararası ilişkilere varana kadar uğraştığı her konuda eğitilmişliğimiz de var diyebiliriz, evelallah.
Onun da üzerine, Amerika’da MBA denilen ve Boeing’den Microsoft’a kadar her şirketin üst yöneticilerinin mutlaka elinde olması gereken, İşletme Yüksek Lisansına da sahip olmuşuz. O da yetmemiş, Silikon Vadisi’nde 5 sene geçirip, gelecek yüzyılın teknoljilerine ve Yapay Zeka işlerine de bulaşmışız.
O da az gelmiş olmalı ki, Türkiye’mizin müzik ve kültürü ile Arjantin’den Kore’ye, Hindistan’dan Endonezya’ya 50 ülkede, kırk senedir defalarca dolaşıp durmuş ve uluslararası tecrübe edinmişiz.
Yani, böyle bir danışman pozisyonunda, biz olmayalım da kimler olsun ki, bu kadar mürekkep yalayıp dünya tecrübesi edinince? Aynen bu düşüncelerle, 1 Nisan günü saat 00:01’de kendi kendimizin atamasını yapıp göreve başlayıverdik. Memleket aşkı ile, hemen bir “yapılacak işler” öneri listesi hazırladık. Şimdi de, düşüncelerimizi bu köşe yazısı ile sayın Erdoğan’a sunmuş oluyoruz. Önerilerimiz ve bulduğumuz çareler için, beş kuruş da istememekteyiz. Elbette bir atasözümüz “Ucuz Etin Yahnisi Acı Olur” demiş de olabilir, ama olsun. Bizim yahnimiz “bedava” olduğu için bu atasözü bize uygulanamaz herhalde!
Bu kadar laftan ve arzuhalden sonra, gelelim sadede. İşte, memleketin en acil sorunları ile ilgili en acil çözüm önerilerimize. Hayırlı olsun diyerek sıralayalım:
1. Sayın Erdoğan, danışman olarak ilk dileğimiz ve tavsiyemiz, 31 Mart seçim sonuçlarını iyi okuyor olmanızdır. Bu sonuçları, etrafınızda danışman diye gezdirip durduğunuz onlarca kişi ile değil, tek başınıza tahlil etmenizi öneririz. Bu duruma onlar sayesinde düştüğünüzü unutmadan, Türkiye’nin büyük fotoğrafını kendiniz değerlendiriniz, daha karlı çıkacaksınız.
2. Koalisyon yönetmenin zorluğunu, Cumhurbaşkanlığı amblemindeki 16 Türk devletinin kaderlerinden hepimiz bilmekteyiz. Öyle görünüyor ki, sizin koalisyonunuz da,........
© Aydınlık
visit website