Cinema Jazireh, Uçan köfteci ve Ev (Altın Koza Film Festivali Günlükleri #2)
6 Şubat depremlerinin ardından evsiz kalan bir ailenin hikâyesinin anlatıldığı Ev, amatör oyuncularla çekildi. Bu da haliyle filmin temposu ve izlenebilirliğini bir nebze de olsa etkiliyor. Hülya ve Mustafa çifti, çocuklarıyla birlikte çadırda yaşamaya başlar. Bir yandan hayatın olağan akışı devam ederken bir yandan da yeni yaşam biçimlerine alışmaya çalışırlar. Ailenin küçük oğlu İbo ise kameranın daha fazla yoğunlaştığı kişidir. “Kısa süreli” olduklarını düşündükleri evsizlik hali bürokrasinin yavaş işlemesi nedeniyle daha uzun ve çetrefilli bir hal alacaktır.
Büyükçe bir olayın ardından karakterlerinin minimalist dünyalarını yansıtmaya çalıştığını gördüğümüz yönetmen Orhan Eskiköy, bir “yuva”nın insan hayatı için olmazsa olmaz bir durum olduğunu anlatıyor. Çadır da olsa konteyner de olsa bir ev sıcaklığının uzun vadede yakalanamayacağı hissiyatı ağır basıyor. Yine de senaryonun ve diyalogların yer yer zayıf olması filmde göze batıyor. Filmin geçtiği deprem sonrası atmosferi etkileyici olsa da bu fonun da eksik kullanıldığını söylemek gerekiyor.
Özetle, kurmacadan ziyade belgesel olarak daha iyi iş yapabilecek bir yapım olmuş “Ev”. Çünkü deprem sonrasında bu şekilde sayısız öykü ve sayısız kişi var ve bunun gerçek anlamda bir “film” olabilmesi için diğerlerinden sıyrılması gerekiyor.
Kısa filmi “Sessiz” ile 2012’de Cannes’da Altın Palmiye kazanan Rezan Yeşilbaş, ilk kurmaca uzun metrajıyla da dikkat çekici bir filme imza atıyor. Kürtler uçabilir mi gibi bir sorudan yola çıktığını ifade eden yönetmen Diyarbakır’da........
© Aydınlık
