menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye liderliğinde BRICS-Asya futbol birliği

16 12
11.06.2025

Günümüzde dünya hâlâ Batı merkezli bir medeniyet anlayışının gölgesinde nefes alıyor. Sanat, bilim, siyaset ve elbette spor gibi alanlarda “başarı” denince akla gelen ilk örnekler genellikle Avrupa kökenli ya da Amerikan etkisi altında olan yapılar oluyor. Futbolda da bu durum açıkça görülüyor. En prestijli ligler Avrupa’da, en çok izleyiciye sahip kulüpler Avrupa’da, en iyi oyuncular ise Avrupa kulüplerinde oynamak istiyor.

Ancak tarihsel olarak hep unutulan bir gerçek var. Medeniyetler dönüşür, yükselen güçler yeni yıldızlar doğurur.

Futbol, antik çağlardan beri farklı kültürlerde çeşitli formlarda oynanan bir sporun modern versiyonudur. Çin’de MÖ 3. yüzyılda "cu-ju" adı verilen bir top oyunu vardı. Japonya’da "Kemari", Orta Çağ'da bir futbol benzeri oyundu. Ancak bugünkü anlamda futbolun doğuşu, 19. yüzyıl İngiltere’sine dayanmaktadır. İngiltere’de endüstriyel devrim yaşanırken, şehirleşmenin getirdiği sosyal değişiklikler genç erkek nüfusun boş zamanlarını değerlendirme ihtiyacı doğurdu. Okullar ve üniversitelerde futbol oynamak popülerleşti. Her okulun kendi kuralları olduğundan 1848 yılında Cambridge Üniversitesi’nde ilk standartlaşma çabaları başladı. 1863'te The Football Association (FA) kuruldu ve modern futbolun ilk resmi kuralları yayınlandı.

- İngiliz askerler, mühendisler, işçiler ve misyonerler sayesinde futbol sömürgelerde hızla yayıldı.

- Arjantin’de ilk futbol maçı 1867’de İngiliz demiryolu işçileri arasında oynandı.

- Brezilya’ya futbolu getiren kişi Thomas Donohue adlı İngiliz bir teknisyendi.

- Afrika’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nde futbol, İngiliz ordusu ve misyonerler aracılığıyla tanındı.

- Hindistan, Malezya, Avustralya gibi İngiliz sömürgelerinde de futbol hızla yerleşti.

19. yüzyılın sonlarından itibaren bu spor, sadece bir oyun değil; aynı zamanda Batı’nın kültürel yayılma aracı haline geldi. Koloniler aracılığıyla yayılan futbol, zamanla Avrupa ekonomi modeline büründü ve finansal büyüklüğüyle küresel bir fenomen haline dönüştü.

Bugün, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar yetişen yetenekler, neredeyse tek düze olarak Avrupa kulüplerinin kapısını çalıyor. Çünkü burada para var, medya var, marka değeri var. Bu bağlamda futbol, sadece bir spor değil; aynı zamanda küresel güç dengelerinin yansıması.

- Olimpiyat Oyunları (1896), Antik Yunan'ın mirasına dayanarak Fransız Baron Pierre de Coubertin tarafından yeniden canlandırıldı.

- Futbol, kriket, ragbi gibi sporların kuralları İngiltere’de standartlaştırıldı ve sömürgeler aracılığıyla dünyaya yayıldı.

- Uluslararası spor federasyonları (FIFA, IOC, UEFA vb.) Avrupa kökenlidir ve yönetim yapısı Avrupa ağırlıklıdır.

1904’te FIFA kuruldu. İlk üyelerinden çoğu Avrupa ülkesiydi. 1930’da Uruguay’da düzenlenen ilk Dünya Kupası dışında tüm organizasyonlar Avrupa veya Güney Amerika’da gerçekleşti. 1950 sonrası dönemde, futbol dünya çapında daha da yaygınlaştı. Ancak kulüp düzeyinde Avrupa ligleri her zaman en güçlü olanlar oldu.

1990’lardan itibaren televizyon ve reklam gelirleri ile Avrupa kulüpleri ciddi finansal büyüme kaydetti. Şampiyonlar Ligi gibi uluslararası turnuvalar, Avrupa kulüplerini küresel markalara dönüştürdü. Manchester United, Real Madrid, Barcelona gibi kulüpler, sadece spor ekipleri değil, aynı zamanda global markalar haline geldi.

Batı'nın küresel üstünlüğü yavaş yavaş zayıflıyor. Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkeler ekonomik anlamda yükseliyor. BRICS ülkeleri, alternatif finansal kurumlar kurarak IMF ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli yapılara karşı konum alıyor. Türkiye gibi ülkeler ise Avrupa ile Asya arasında köprü rolünü üstlenmeye........

© Aydınlık