‘Küba Mutlaka Castro Ölmeden Görülmeli!’
Her insanın hayalinde bir ‘Küba’ vardır. Bunu yıllar yılı içimizde taşır ve bir sır gibi saklarız. Benim aklımdan geçirdiğim Küba, sizinkine, sizinki da çok büyük bir ihtimalle benim hayalimle çakışmayacaktır.
Ama ben bu gün Küba’yı satırına bile dokunmadan, ülkemizin yüz akı bir turizmcinin anlatımına dayanarak, onun ağzından aktaracağım.
Yazının kaynağı, uzun yıllardan bu yana belki de Türk turistlerin baş hedeflerinden biri olacak Umman’ın Salalah turizm merkezinde çok sayıda otel zincirlerinin Genel Müdürü Tunç Müstecaplıoğludur.
Kendisi, turizm işletmeciliğini, gastronomiyi, bulunduğu kurumda zirveye taşımış, adeta bir gurur kaynağı olmuş bir turizmcidir.
Bakalım Tunç Müstecaplıoğlu neler aktarıyor :
______________
Demişlerdi, ama Fidel’e yetişemedik.
Küba’nın kahramanı Fidel Castro’nun (1926-2016) vefatından ancak dokuz sene sonra görebildik bu özel ülkeyi.
Herkesin kafasında farklı bir Küba imajı vardır.
Benimki de öyleydi.
Görüp dönenler bambaşka şeyler anlatabilirler.
Okuyacaklarınız, benim kişisel gözlemlerimden, dinleyip okuduklarımdan oluştu.
Dev bir Boing 787 ile yoksul evlerin üzerinden süzülerek Havana’ya konduk.
Gazella-Setur’un ortak organizasyonu ile bir hafta içinde Küba’nın Havana, Trinidad, Varadero adlı şehirlerini gezdik.
Türkiye bir haftada ne kadar gezilip anlaşılırsa, işte biz de Küba’yı o kadar anladık.
Bunun adına şarap tadımı gibi, bir tür ülke tadımı da diyebiliriz.
Karayipler’de bir adalar ülkesi olan Küba’nın başkenti Havana.
Komşuları;
Kuzeyde ABD ve Bahamalar
Güneyde Cayman Adaları ve Jamaika,
Güney Doğu’da Haiti, Dominik Cumhuriyeti, Batıda da Meksika.
İkinci büyük şehri Santiago de Cuba.
Ülkenin nüfusu 11 milyon civarında.
Nüfusun e’i beyaz, %’i Mulatto (Afrikalı-Avrupalı karışımı), ’u da Afrika kökenli.
İnsanlar doyuramayacakları endişesiyle artık çocuk sahibi olmaya çekiniyorlar.
Küba’dan kaçanların da etkisiyle, nüfus azalma tehlikesi ile karşı karşıya.
Ülkenin yüzölçümü 110.000 kilometre kare.
Para birimleri Peso
1.233 km çevresi ile dünyanın 13. büyük adası.
Adaya ilk Güney Amerika’dan gelmişler.
Guanahatabey, Kiboni, sonra da Tainoslar.
1492’deki İspanyol istilası başlayana kadar nüfus 80-100.000 iken, baskı, sömürü, salgın hastalık, Küba’dan kaçanlar derken 5.000’e kadar inmiş.
Bu egzotik adaların yeni sahipleri tütün, şeker kamışı tarımı için Afrika’dan köleler getirmişler.
1865’de köle ticareti bitince Meksikalı ve Çinli işçilerle üretim ve ticarete devam etmişler.
Şimdilerde de dış ticaretin ’i tarım ürünlerinden oluşuyor.
Nüfusun !’i tarımda çalışıyor.
Turizm dışında balıkçılık, hayvancılık da önemli.
Küba’yı ziyaret eden turistlerin çoğu Avrupa Birliği ülkelerinden ve Kanada’dan geliyor.
Çin, Kanada, İspanya, Hollanda önemli ticari ortakları.
Beyzbol en popüler spor dalı.
Basketbol, voleybol, boks ve atletizmde de iyiler, şampiyonlar yetiştirmişler.
Bilinen yemekleri: ropa vieja (lif lif ayrılmış sığır eti), muz, siyah fasulye, pirinç, Küba ekmeği ve tropik meyveler.
İspanya ve Karaip mutfaklarından etkilenmişler.
Guantanamera adlı klasikleşmiş Latin ezgisi de, devrimci bir kahraman olan Jose Marti’nin bir eseriymiş.
Ernest Hemingway (1899-1961) yaklaşık olarak 20 yıl Küba’da yaşamış, roman yazmış, en çok da kılıç balığı avına çıkarmış.
Nobel edebiyat ödülü sahibi yazar, kendisini Amerika’nın İdaho eyaletindeki evinde daha önce yarışmalara katıldığı silahıyla vurup intihar edince Küba’da sevenleri yas tutmuşlar.
Müdavimi olduğu barlar şimdi popüler mekanlardan.
Havana’da bir çok devrimci gibi Atatürk’ün de bir büstü var.
Gurur duyduk, önünde fotoğraf çektirdik.
Castro 1959’da 400’e yakın firmayı devletleştirmiş.
Devlet şu sıralar takas sistemi ile ticari işler de yapıyor.
Fidel Castro sağlam bir maçoymuş, ama kadınlara fırsat eşitliği de vermiş.
Bilinen 9 çocuğu var. (Her kadına kendisinden bir çocuk sahibi olma eşitliğini kastetmedim?)
Nazım Hikmet 2 haftalığına Küba’ya da gelmiş.
Ananas, mango, muz gibi tropik meyveleri bol.
Amerika’da baskı altındaki köleler karamsar blues müziğini bestelerlerken, Küba’da göreceli olarak daha iyi bir yaşam sürdüren Kübalı köleler eğlenceli salsayı icat etmişler.
Oteller genel kurmaya bağlı.
Asker otel yönetiminden ne kadar anlarsa işte o kadar iyi yönetiliyor oteller.
Petrolleri var, ama Çinliler işletiyor.
Çıkardıkları petrol kendi ihtiyaçlarına yetmiyor, ithal ediyorlar.
Yabancıların Küba’da mülk edinmeleri yasak.
Mercedes var, ama onu da devlet yönetiyor.
Bu işletme mantığı bizim bizdeki bazı kurumlara benziyor.
Fidel pek istekli olmasa da 1992’de turizm başlayınca, halkı denetlemek, kontrol etmek zorlaşmış.
Devletin turizm büroları da var.
Yabancıların harcadıkları döviz genel kurmay başkanlığına gidiyor.
Yılda üç milyon turistin Küba’yı ziyaret ettiği tahmin ediliyor.
Amerika’da 2 milyon kadar Kübalı yaşıyor.
Küba’nın en önemli geliri, Küba dışında yaşayan vatandaşlarının ailelerini yaşatmak için yolladıkları paralar.
Yaşım ilerledikçe 12-13 saatlik uçuşlardan pek keyif alamıyorum.
Hele de dönerken THY Venezuela’nın başkenti Caracas’a da uğrayınca, 15 saat uçağında oturmak zorunda kaldık.
Gülün dikeni falan diyerek idare etmeye........
© Aydınlık
