menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çarpık yapılaşma ve deprem

14 1
27.04.2025

Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Deprem 13 saniye sürdü, 51 artçı sarsıntı kaydedildi. Can kaybı yok. 6 binin üzerinde ihbar geldi, büyük kısmı bilgi amaçlı” dedi. Tedbiri elden bırakmayalım. Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımda bu depremin beklenen İstanbul depremi olmadığını, ancak o depreme ilişkin enerji birikmesini tetiklediğini belirttiler.

İki binli yılların başlangıcında, Yalova depreminin ardından Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan deprem riski raporunda, İstanbul'da meydana gelebilecek büyük bir depremde 55 bin kişinin hayatını yitireceği açıklanmıştı. Aradan 25 yıl geçti, İstanbul depremi gittikçe yaklaştı, ayak sesleri hep duyuldu! 2021 yılında İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu'na şu bilgiyi vermişti: "İstanbul'da olası bir depremde 200 bin binanın orta ve ağır hasar almasının bekleniyor, bu da 3 milyon insanı etkileyebilir…" 7.5 büyüklüğündeki bir deprem senaryosuna göre 48 bin binanın ağır hasar almasının beklendiğini dile getiren Kahraman, içme suyu ve doğalgaz şebekelerinde de büyük hasarın kaçınılmaz olduğunu açıklamıştı.

Son 60-70 yılda kentçilik her yanı denizlerle çevrili 3 bin yıllık metropolda sağlıksız bir büyüme göstermiştir. İstanbul tüm deprem tehlikesine karşın sürekli bir kaçak yapı cenneti olmuştur. Çarpık kentleşmenin en 'güzel' örneklerini burada görmek mümkündür. Adnan Menderes'le başlatılan 'ranta dayalı zenginleşme', toplumu ve ekonomiyi allak-bullak ederek Özal döneminin 'devlet destekli yağma'sında doruk noktasına ulaşmıştır. Yeditepeli kentin yüzlerce tepesini ele geçirenler başlarını sokacak bir dam altı ile yetinmediler. Hazine arazileri üzerine kaçak yaptıkları gecekondularına oy karşılığı tapu aldılar. Böylece yasadışı eylemlerine devleti de ortak ettiler. Zamanla gecekondular apartmana çevrilirken, depremler kentinin taşı toprağı, kayan yamaçları betonla kaplandı.

Anadolu'nun "İstanbul'a hücum"u, sömürü ve çıkarcılığı da beraberinde getirdi. 1950'li yıllarda başlatılan........

© Aydınlık