menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İtaatsizliğin erdemi

42 26
02.04.2025

“Nerede iktidar varsa, orada iktidara karşı direnç vardır.” Michel Foucault

Toplumsal yaşamın örgütlenme, yönetim ve dönüştürülme tarzı olan politika, bunu yapanların kullandığı araçlarda ahlakı dışlamakta, iktidarı alma amacına yönelik olarak buna ulaşmanın en hızlı araçlarına başvurulmakta, bu noktada ilke, hukuk, vicdan terk edilmekte.

Partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle Türkiye parti iktidarı ile yürütme erkinin aynı kişide tecessüm ettiği, yetkinin tek kişide temerküz ettiği bir rejimle evrensel değerlerin ve kurumların hızla içinin boşaldığı bir çöküş evresine geldi. Hedef iktidarı elde etmek, her ne olursa olsun iktidardan gitmemek, bu uğurda her yolu mübah görmek olunca ahlak amaca yönelik araç olmaktan çıkmakta.

Amaçların araçları meşru kıldığını savunan Makyavelist görüşe uygun olarak ilkesizlik, iki yüzlülük ve acımasızlık iktidarı ele geçirmek ve siyasi rakiplerini gayrimeşru yollarla tasfiye edip iktidardan gitmemeye dönüşmekte.

Her şeyin araçların içinde bulunduğunu, amacın araçlara denk olduğunu belirten Gandhi şöyle demekte: "Araçlar tohum gibidir, amaç da ağaç gibidir. Amaç ile araçlar arasındaki ilişki, ağaç ile tohum arasındaki ilişki kadar zaruridir. Çünkü kalıcı bir bağın yalandan ya da şiddetten asla kaynaklanamayacağını deneyim bana kanıtlamaktadır. Sonuç olarak şiddetsizlik ( ya da sevginin gücü ) yolları temsil eder, hakikat ise amacı.”

İktidarı hile ve yalana başvurarak ya da şiddet yoluyla ele geçirenler iktidarda kalabilmek için aynı şeyleri yapmak zorunda kalacaklardır. Bir politik ya da toplumsal davanın da bu yöntemlerle kazanılması, onun demokratik yollarla yayılıp, güçlenmesini engeller. Bu nedenle politik araçlarda bireysel ahlakı kamusal eyleme bağlayacak şekilde değişiklik yapmak gerekmekte. Adaletsizlik ahlaken ret edilirken, politika adaletsizlikle işbirliği yapmamalı.

Kendi kişisel tutarlılığını savunan birey, adaletsiz olduğunu söylediği bir uygulamayla işbirliği yapamaz. Gandhi’nin belirttiği gibi vicdanın hüküm vereceği yerde, çoğunluğun yasasının söyleyecek sözü olamaz. Bu tutarlılığı savunan birey, topluma en yararlı olan bireydir.Onun yurttaşlık erdemi, itaatkar olmasında değil, sorumlu olmasındadır.

Hukukun nihai hedefi de özgürlük içinde hakikate ulaşmak ve adaleti sağlamaktır. Adalet, özgürlük, ahlak ve hakikat hukukun asli boyutlarıdır. Bu nedenle hukuk yalnız norm realitesine yani yasa koyucunun irade bildirimi olan yasalara indirgenemez. Hukuku savunmak için yasalara karşı mücadele........

© Artı Gerçek