Biz hâlâ orada değiliz!
Orta ve Güney Amerikalı yönetmenlerin ülkelerinin kanlı askeri darbe dönemlerinde yaşanılanlara dair anlatılarını izleyip, bir dönem her on yıla bir darbe düşen ülkemizde “böylesi yapımlar neden üretilemedi” diye hayıflanmak birçoğumuz için bir ‘film eleştirmeni klişesi’ artık. Birkaç yılda bir, festivalerde, basın gösteriminde böylesi bir filmi görüp “adamlar yapmış” diyerek sessizce evlerimize dağılıyoruz! Haklarını yemeyelim "Sen Türkülerini Söyle", "Beynelmilel", "Ses", "Eve Dönüş", "Babam ve Oğlum" gibi kalburüstü yapımlar olsa da memleket sınırlarını aşacak bir film üretemediğimiz ortada.
“Örümcek Kadının Öpücüğü” (Hector Babenco, 1985), "Olimpo Garajı (Marco Mechis, 1999), "Resmi Tarih (Luiz Puenzo, 1985), "Machuca" (Andrés Wood, 2004), “Roma” (Alfonso Cuarón, 2018), “No” (Pablo Larraín, 2012) ilk aklıma gelen yapımlar. Ve tabii ki “Ölümsüz” (1969) ile ata toprağı Yunanistan darbesini anlattıktan sonra 1982’de Pinochet diktatörlüğünü ele alan ve “Yol” ile Altın Palmiye’yi paylaşan “Kayıp”ı çeken Costa-Gavras’ı da o coğrafyanın fahri hemşerisi olarak listeye ekleyelim. Uzar gider bu liste tabii ki ama lafı bu yılın çok konuşulan, bol ödüllü, üç Oscar adaylığı elde etmiş filmi “Hâlâ Buradayım” (Ainda Estou Aqui) filmine getireyim hızlıca.
"Merkez İstasyonu", "Motosiklet Günlükleri", "Yolda" filmleriyle dünya çapında tanınan Brezilyalı yönetmen Walter Salles ülkesinin askeri diktatörlük döneminden gerçek bir hikaye ile karşımızda bu kez. 1970 yılının Noel arifesinde açılıyor “Hâlâ Buradayım” (Ainda Estou Aqui). Rio de Janeiro’nun meşhur Kopakabana plajındayız. 40’lı yaşlarındaki Eunice’in denizden karaya bakan gözleriyle açılıyor film. Askeri diktatörlük döneminde olduğumuz bilgisi veriliyor altyazıyla. Artık tedirgin olabiliriz! Eunice, bir dönem........
© Artı Gerçek
