Seçimli padişahlık rejimi iflas etti
Başkancı Rejim tümüyle kişiye özel bir elbise gibi, Erdoğan’a uygun olarak dikildi, biçildi, giydirildi. Devlet adeta tek bir kişide cisimleştirildi. Tüm yürütme yetkisi Erdoğan’ın şahsına verildiği gibi, yasama ve yargı da yürütmeye tâbi kılındı. Yetkileri itibariyle Erdoğan’ın Osmanlı padişahlarından bir eksiği kalmadı. Hatta II. Abdülhamid, II. Mahmud gibi birkaç istisna hariç, çoğu padişahın da bu denli yetkisi yoktu. Ancak hâlâ varlığını koruyan seçim sistemi ve unvanın “Cumhurbaşkanlığı” olarak muhafazası Erdoğan’ı sınırlıyor. Anayasaya göre 3. kez aday olamazdı. Bir istisna uydurulup – anayasada varolmayan bir istisna TSK eliyle icad edilip – Erdoğan 3. kez cumhurbaşkanı yapıldı. Ama bu aşırı yoruma göre bile Erdoğan bir kez daha aday olamaz.
Başkancı Rejimi padişahlıktan ayıran unsur Cumhurbaşkanı’nın seçimle geliyor olmasıdır. Ama yetkilerin padişah yetkileri seviyesinde olması, seçimleri de seçim olmaktan çıkarıp her türlü hilenin uygulandığı, muhalefetin yargı sopasıyla dövüldüğü, medyanın tümüyle Erdoğan’a hizmet ettiği bir ‘muharebeye’ dönüştürüyor. Yargı tacizi ile muhalefetin susturulması Başkancı Rejimin en tipik, en önde gelen özelliğidir. Bunun son örneği Ekrem İmamoğlu’nun sözde yolsuzluk suçlamasıyla gerçekte ise politik nedenlerle tutuklanmasıdır.
Başkancı Rejim’in kurucu davası ise Kobani – Kumpas davasıdır. Erdoğan........
© Artı Gerçek
