menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖLÜM FİKRİNİN SESSİZ DERİNLİĞİ

6 0
12.11.2025

İnsanın ölüm karşısındaki tutumu, tarih boyunca onun Tanrı’yla, evrenle ve kendi bilinciyle kurduğu ilişkinin en yalın aynası olmuştur. Ölüm fikri, yalnızca sonu anlatmaz; anlamın da en keskin sınırıdır. Bu sınırda duran her büyük ruh, ister filozof ister şair olsun, aynı soruya farklı bir yankı vermiştir: “Yaşamak neye değer?”Malda yalan , mülkte yalan, Hadi var biraz da sen oyalanan! Öylede ölüm getrçeği diye bir şey var..

ölüm fikri ile felsefi temayı Makber şiiriyle Türk edebiyatına sokan adam Abdülhamid Tarhan’dır. Abdülhak Hâmit Tarhan’da ölüm fikri, “Makber” adlı eserinde[1] bir eşe adanmış ağıt olmanın ötesinde, metafizik bir isyanın ifadesidir.

“Ne yer, ne yâr kaldı.

Gölüm dolu ahuzâr kaldı.

Şimdi budaydı gitti elden.Gitti

ebede gelip ezelden!.

Ölümle, ne gök, ne ay, ne gün kalır, hep var olan sensin ey ölüm!” deyişiyle Hamid ölümün bakiliği ve bilinmezliğine akıl erdiremez. Hâmit, ölümü yalnızca bir yokluk değil, Tanrı’yı sorgulayan bir bilinç düzeyine taşır. Tanrı’ya sitem eder.

Ne........

© Antalya Son Haber