BOZKIRDAN AKDENİZ’E UYGARLIK AKIŞI
Varna rıhtımında akşamın tuzu yüzümüze çarparken, Nazım’ın “karşı kıyı”ya bakan o iç sesi ister istemez duyuluyor. Karşı kıyı memleket sesimi duyur musun Memet !Ufuk çizgisinin ardında yalnızca memleket değil, aklın ve üslubun da karşılıklı gidip geldiği bir deniz var. Bugün Köstence antik adı Tomris ile Varna’nın antik adı Odessos rüzgârında gezinen yolcu için bu kıyılar, yalnız hububat ve tuz taşıyan birer iskele değil; fikir ve sanatın da sahil sahil aktığı bir ağın düğümleridir.
Ege dünyasının (İyon) dünyasının “soru sorma” biçimi, Miletli düşünürlerin logos merkezli tavrı, tam bu ağ üzerinde dolaşıyordu. Tarihî Tomris , Odessa zinciri, Ege’den Karadeniz’e uzanan düşünce koridorlarıydı; bir yanda koloniler, öbür yanda içerlere sarkan pazar ve yol ağları. Yunan alfabesinin Turanî Fenike yazısından türetilip Atina’da MÖ 403’te İyon alfabesinin resmen benimsenmesi, bu aktarımın yalnız kültürel değil kurumsal bir tercih olduğunu da gösteriyor [1][3]. Görülüğü gibi kültür aktarımı Yunan’dan dünyaya değil Avrasya koridorundan dünyaya yayılmıştır.
“Bozkır ayağı”nın payı ise metal ve dokumada okunur. Tuva’daki Arzhan-2 kurganında (MÖ 7.–6. yy) yan yana yatan hükümdar çiftinin üstündeki binlerce altın levha ve hayvan üslubu, bir sarraf-teknoloji seviyesine işaret eder; Pazırık halısı (MÖ 4.–3. yy) bu dili düğüm düğüm tekstile çevirir; Issık/‘Altın Elbiseli Adam’ ise Saka çağında metal–dokuma–mit bağını “giyilebilir kimlik”e dönüştürür. Bu nesneler, sahil şehirleriyle kurulan temasın arkasında nasıl bir zengin üretim havzası bulunduğunu hatırlatır [5]. Bu havza Türkistandır.
Düşüncede bu akışa MÖ 6. yüzyılın İskit bilgesi Anakarsis eşlik........
© Antalya Son Haber
