menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

15 KASIM: KIBRIS TÜRKLERİ'NİN VAROLUŞ İRADESİ

10 0
17.11.2025

Bir devletin kurulması ve cumhuriyetin ilanı; tarihi ve siyasi düzlemde yalnızca bir yönetim değişikliği değil; köklü bir varoluş tercihi, kolektif bir irade beyanı ve milletin geleceğini yeniden inşa etme iddiasıdır.

Geçtiğimiz gün, 15 Kasım’da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının 42. yıldönümü vesilesiyle, Lefkoşa başta olmak üzere, Gazimağusa, Girne, Güzelyurt ve İskele’de düzenlenen resmi törenlerde Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Türk halkının onurlu direnişini, milli egemenlik, devletleşme ve tarihi haklarının korunması iradelerini tüm dünyaya güçlü bir şekilde bir kez daha duyurdu.

15 Kasım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edildiği gün olmanın ötesinde, Kıbrıs Türk halkının varoluş iradesini, vatan ve toprak sevgisini, birlik, beraberlik ve milli dayanışma ruhunu, hukuk ve adalet anlayışını, kültürel ve tarihi mirasa sahip çıkma arzusunu, özgürlük ve egemenlik kararlılığını dünyaya ilan ettiği tarihi bir dönüm noktasıdır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü, yalnızca bir devletin ilan edildiği tarih olmanın ötesinde; Kıbrıs Türkleri'nin on yıllar boyunca zulme, yok sayılmaya, baskıya ve insanlık dışı izolasyonlara karşı sürdürdüğü direnişin, fedakârlığın ve milli bilinçle mayalanmış büyük mücadelenin taçlandığı gündür. Bu tarih, mazlum bir halkın karanlık kuşatmaları yararak kendi devletini kurduğu, kaderine sahip çıktığı ve egemenliğini dünyaya ilan ettiği bir milattır.

Bu anlamıyla 15 Kasım; Kıbrıs Türkü'nün sarsılmaz duruşunu, kendi kaderine sahip çıkma cesaretini ve vatan bilincini gelecek nesillere aktaran bir değerler manzumesidir.

15 Kasım aynı zamanda tarihi hafızamızda, Türkiye–Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kardeşliğinin ve Doğu Akdeniz’de barış, adalet ve istikrar arayışının en güçlü sembollerinden biri olarak yerini almıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1922’de Nutuk’ta ifade ettiği, “Egemenlik; hiçbir mâna, hiçbir şekil, hiçbir renk ve hiçbir işarette ortaklık kabul etmeyen, millet iradesinin en yüksek tezahürüdür” sözü, Milli Egemenlik anlayışımızın hem tarihsel derinliğini hem de bugüne uzanan siyasal yükümlülüğünü çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır.

Atatürk’ün bu sözü, Milli Egemenlik İradesinin yalnızca tarihsel bir hakikatin sembolü olmadığını; aynı zamanda bugün, daha bir dikkatle, feraset ve güçlü bir siyasal bilinçle korunması gereken güncel bir sorumluluk olduğunu açıkça göstermektedir.

Milli İrade, geçmişten devralınan bir hatıradan ibaret değildir; tam aksine, büyük dikkat göstermeyi gerektiren bir saha,........

© Antalya Son Haber