Diplomasi? Dillerde nağme adın…
Geçtiğimiz hafta İsrail (Gazze’de yaptıkları yetmezmiş gibi), İran’a karşı “önleyici” olarak tanımladığı ama her satırında verilmek istenen gözdağının açık olduğu türde kapsamlı bir hava saldırısı düzenledi. Bu saldırı, yalnızca füzeleri değil, diplomasinin kalan son kırıntılarını da hedef aldı. Zira bu saldırı -daha önce benim de bu köşede bazı detaylarıyla ele aldığım- Umman arabuluculuğunda yürütülen dolaylı görüşmelerin 6’ıncı turuna yalnızca 2 gün kala gerçekleşti. Ne var ki bir gecede, o zar zor, ite kaka inşa edilmiş bu diplomatik zemin akıl tutulması yaşayan, sorunlu, ilkel ve kötü bir “lider”in elinin değdiği her şey gibi yerle bir oldu.
Tarihin cilvesi mi, bilinmez; ama diplomasinin çöküşü hiç sessiz olmuyor. Şiddetle, kasti biçimde, bilinçli sabotajlarla yaşanıyor. Ve en acısı, bu çöküş artık bir tesadüf değil; çivisi çıkmış bir küresel düzenin hakimiyetinde hiçbir vasfı olmadan elini kolunu sallayarak siyaset yapabilenlerin tercihi…
Oysa modern diplomasi, tarihin binlerce yıllık çalkantısından süzülmüş, insanlığın en rafine kriz çözme aracıdır. Babil'den Bizans’a, Viyana Kongresi'nden Camp David’e kadar, savaşla diplomasi arasındaki ince çizgi asırlarca sayısız kez zorluklarla sınandı. Ancak diplomasi........
© Anayurt
