Bir kaos tüccarının portresi
Göreve başladığı ilk günlerde dahi küresel dengeler alt üst olmaya yetti. Önceki döneminden farklı olarak tekrar dahil olduğu bu sahne, Beyaz Saray’ın koridorlarında kurgulanmış bir politik tiyatro sahnesinden çok farklı; Pekin’den Moskova’ya, Tokyo’dan Brüksel’e, Tahran’dan Riyad’a, hatta Atlantik’ten Pasifik’e, Gazze’den İstanbul’a kadar genişleyen kocaman küresel bir sahneyi kapsıyor.
Trump, önceki döneminden biraz daha sert bir realist anlayış sergiliyor: Yani Amerika’nın küresel gücünü politikalarının temeline yerleştirmiş görünüyor. Daha gelmeden savaşları bitireceğini ve yeni bir savaş başlatmayacağını ifade etmişti. Amerika’yı tekrar ticari ve parasal gücün merkezi yapacağını, boşa harcayacak paralarının olmadığını söyleyerek zaten farklı bir imaj çizeceğine dair mesaj vermişti. Ancak öyle olmadı. Daha görevinin ilk yılında söylemleriyle çelişen bir profil çizdi ve her adımı, her söylemi küresel dengeleri sarstı. Kanada’nın Amerika’nın bir eyaleti olduğunu ve Amerika’ya katılması gerektiğini ifade etti. Danimarka’ya ait Grönland’ın ABD’ye satılması gerektiğini belirtti. Hatta daha ileri giderek Gazze’nin Amerikan tatil ve eğlence sektörüne hizmet edecek bir yer olması gerektiğini söyledi. Bu söylemleriyle “savaş başlatmama” sözlerine zıt açıklamalar yaptı. Birçok ülkeyi savaş ve güç ile tehdit ederek gerginliklere neden oldu. Yani Trump’ın ikinci defa başa gelmesi, ABD için sıradan bir Trump dönemi olmaktan çok, küresel sistemin temellerini sarsan büyük bir dalga oldu.
Kazandığı ilk seçimde, “Önce Amerika” mottosunu kullanarak Amerikan milliyetçiliğini ön plana........
© Analiz
