Dinlemenin illüzyonu ve ticaretteki milyon dolarlık faturası
Daha da vahimi: Dinlediğini zannedenler, gerçekte ne yapıyor?
İletişim, sanıldığı gibi bir "gönderme" eylemi değildir; bir "alma" ve "çözümleme" eylemidir. Sizin sorunuzdaki o can alıcı noktaya gelelim: Birini (özellikle yazılıda veya tanımadığımız birini) dinlerken, onu ne kadar iyi niyetle dinlersek dinleyelim, neden bu kadar sık "yanlış, eksik veya hatalı" anlıyoruz?
Cevap basit ve acımasız: Çünkü biz karşımızdakini dinlemiyoruz. Biz, karşımızdakinin sözcüklerinin bizdeki yansımasını dinliyoruz.
Biz 'duymayız', biz 'tercüme ederiz'
Her birey, kendi bilgi birikimi, tecrübesi, travmaları, sosyal çevresi ve yaşam tarzının yarattığı benzersiz bir "filtre" ile yaşar. Gelen her mesaj, bu filtreden geçer.
Birinin "Bu iş acil" demesi;
• Y kuşağı bir çalışan için "Hafta sonuna kadar biterse iyi olur" demek olabilir.
• Eski toprak bir patron için "Şu an elindeki her şeyi bırak ve bunu yap" demektir.
• Detaycı bir mühendis için "Önce hangi kısmının acil olduğunu netleştir" sinyalidir.
Kelime aynı: "Acil". Anlamlar: Üç farklı evren.
Kişiyi tanımadığımızda, yani onun filtresini, bağlamını, kelimelere yüklediği kişisel anlamı bilmediğimizde, boşlukları kendi filtrelerimizle doldururuz. Bu bir "anlama" değil, bu bir "tahmin" eylemidir. Ve tahminler, çoğu zaman hatalıdır.
İletişimde "iyi dinlemek", sessiz kalmak değil, kendi filtreni fark edip onu paranteze........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein