menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ben sadık müşteriyim; beni herkesle bir tutmayın!

12 0
14.07.2025

Ancak, tüketici tarafında ise “Ben sadık müşteriyim; beni herkesle bir tutmayın!” diyen sesler yükseliyor. Sadık müşteri olmak, sadece sık alışveriş yapan veya uzun süredir aynı markayı tercih eden kişi olmak demek değil. Aynı zamanda bireysel farklılıkların, beklentilerin ve deneyimlerin doğru anlaşılması anlamına geliyor. Peki, pazarlama dünyası bu derinliği ne kadar görebiliyor?

Eskiden sadakat denildiğinde akla gelen ilk şey, müşterinin sürekli aynı markadan alışveriş yapmasıydı. Bugün ise sadakat çok daha karmaşık bir yapı halini aldı. Tüketiciler artık sadece fiyat ve ürün kalitesiyle bağlılık göstermiyor; deneyim, kişiselleştirilmiş iletişim, markanın değerleri ve sosyal sorumluluk anlayışı da sadakati şekillendiriyor.

Sadık müşteriler, markayla kurdukları ilişkinin özgün olmasını ve “herkes gibi” değil, “bana özel” yaklaşılmasını bekliyor. Bu da pazarlamacılara büyük sorumluluk yüklüyor. Çünkü bir markanın milyonlarca müşterisi olabilir; fakat her biri farklı beklentilerle o markaya bağlanmıştır. Dolayısıyla “genel müşteri segmentasyonu” yerine “mikro segmentasyon” ve hatta “birebir pazarlama” stratejileri ön plana çıkıyor. Sadık müşterinin diğer müşterilerden ayrıldığı en önemli noktalar, alışkanlıkları, değerleri ve beklentileridir. Örneğin, bazı müşteriler ürün kalitesini en üst seviyede tutan markalara sadık kalırken, bazıları ise hızlı müşteri hizmetleri veya sürdürülebilirlik politikaları nedeniyle bir markaya bağlı olabilir. Hatta aynı markaya bağlı iki sadık müşteri, farklı deneyimler arayabilir ve farklı iletişim kanallarını tercih edebilir. Bu yüzden, pazarlamacılar “her müşteriye aynı mesajı vermek” yaklaşımından uzaklaşmalı. Kişiselleştirilmiş ve anlamlı iletişim, sadakat programlarının........

© Analiz