Dış politikamizda bardağin boş tarafi: Türk dünyasi
Çavuşoğlu’nu başarılı bulduğumdan milletvekili adayı gösterilmesine üzülmüştüm. Fidan en az selefi kadar başarılı. Türk tarihinin en başarısız ve milletine büyük zarar veren devlet adamlarından olan Davutoğlu’ndan sonra bu iki ismin görevlendirilmesi Türkiye’nin şansı oldu.
Dış politikamızda bardağın çok büyük kısmının dolu olduğu bir gerçek. Ben bardağın boş tarafını değerlendirmek istiyorum. Türk dünyasıyla ilişkilerde; Karabağ zaferinin, TDT teşkilatının kurulmasıyla genişlemesinin ve çok sayıda nakil hattının inşasının yaşandığı parlak bir dönemden sonra durakladığımız gözüküyor. Bazı okurlarım ‘’ortak alfabe ve TDT Bayrağı’’ diyerek itiraz edeceklerdir. Bunlar önemli ama sembolik adımlar.
Otuz yıllık süreçte Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan kendi aralarında, Türkistan devletleri kendi aralarında ekonomik açıdan entegre oldular. Eğer Türk dünyası iddiamız varsa önümüzdeki dönemde Hazar’ın batı yakasıyla doğu yakasının entegrasyonunu sağlamak zorundayız. Türkistan ülkelerinin çok zengin enerji rezervleri var. Mevcut nakil hatları yetersiz olduğundan rezervlerinin bir kısmını değerlendiremiyorlar.
Geçmişte Hazar’ın statüsünün belirlenmemiş olması, Hazar geçişli nakil hatlarının inşa edilmesine yani Türkistan’ın petrol ve gazının Azerbaycan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakledilmesine engeldi. 2019 yılında bu sorun çözüldü. Kaldı ki dış konjonktürde bu hatların yapılmasına uygun. Avrupa’nın enerjiye her zamankinden fazla ihtiyacı var. Çin ucuz Rus gazı aldığından Türkistan gazı konusunda eskisi kadar istekli değil. Unutmayalım ki yirmi yılda Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan ve Çin güzergahında birbirlerine paralel dört gaz........
© Analiz
visit website