Büyük Türkiye uzlaşısı: Kalıcı barış inşasında Türkiye Modeli
Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, "Terörsüz Türkiye" vizyonunu ve bu süreçte uygulanan Türkiye Modeli'ni AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye, yaklaşık yarım asırdır stratejik enerji ve kaynaklarının önemli bölümünü terörle mücadeleye ayırmak zorunda kaldı. 1980'lerden itibaren artan PKK terörünün toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatta açtığı yaralar yalnızca güvenlik boyutuyla değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik etkileriyle de derin sorun alanı yarattı. Bugün gelinen noktada ise "Terörsüz Türkiye" vizyonu çerçevesinde yürütülen süreç, uluslararası literatürde "pozitif barış" inşası olarak adlandırılan yaklaşıma kendine özgü nitelikte yeni bir modeli ortaya koymaktadır. Bu model yalnızca terörün bitirilmesini değil, aynı zamanda kalıcı toplumsal barışın, uzlaşı kültürünün ve demokratikleşmenin derinleştirilmesini hedeflemektedir.
Bu bağlamda "Büyük Türkiye Uzlaşısı" olarak kavramsallaştırabileceğimiz söz konusu süreç, barış çalışmalarına "Türkiye Modeli" adıyla özgün bir katkı sunma potansiyeli taşımaktadır. Modelin kendine has özellikleri Türkiye'nin tarihsel deneyimlerinden, kendine has sorun ve çözüm dinamiklerinden ve küresel barış girişimlerinden edinilen derslerden beslenmektedir.
Barış literatüründe Johan Galtung'un öncülüğünü yaptığı "negatif barış" ve "pozitif barış" ayrımı, barış inşa süreçlerini anlamak için elverişli bir çerçeve sunmaktadır. Kısaca negatif barış, yalnızca şiddetin sona erdirilmesini ifade etmektedir. Türkiye açışından PKK'nın silah bırakma ve örgütsel varlığını tasfiye etme kararı, bu bağlamda negatif barışın gerçekleştiğini göstermektedir.
Ancak bu durum kalıcı barış için yeterli değildir. Bu safhada negatif barışın "pozitif barış" ile desteklenmesi gerekmektedir. Zira pozitif barışla adaletin tesisi, toplumsal güvenin yeniden inşası, eşitlik ve farklı kimliklerin barış içinde bir arada yaşayabilmesi sağlanır. Türkiye Modeli, tam da bu noktada özgünleşmektedir. Bu süreçten negatif ve pozitif barış süreçleri birlikte yürütülmekte, yalnızca çatışmanın bitirilmesi değil, demokratik kapsayıcılığın artırılması, toplumsal travmaların onarılması ve ortak bir gelecek vizyonunun kurumsallaşması hedeflenmektedir.
Türkiye'de daha önce de çeşitli açılım ve çözüm süreçleri denenmiştir. 2009'daki Demokratik Açılım veya 2013-2015 arasındaki Çözüm Süreci, toplumsal düzeyde önemli etkiler yaratsa da sürdürülebilir barış iklimine dönüşmeyi başaramamıştır. "Türkiye Modeli", bu deneyimlerden olumlu ve olumsuz yönleriyle dersler çıkararak daha sağlam zeminde inşa edilmektedir.
Bu yönüyle Türkiye, barış süreçlerinin en temel sorunlarından biri olan "hafızasızlık" tuzağını aşmaya çalışmaktadır. Örneğin, Güney Afrika'da 1990'lar sonrası yürütülen barış süreci, "Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu" üzerinden geçmiş travmalarla yüzleşmeyi merkeze koymuştur. Kolombiya'da FARC ile yürütülen süreçte ise uluslararası gözlemciler aracılığıyla şeffaflık tesis edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca mağdur odaklı kurgulanan süreç, çeşitli sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. Türkiye Modeli ise bu örneklerden farklı olarak geçmiş deneyimlerin kurumsal belleğe dönüştürülmesi sayesinde daha........
© Anadolu Ajansı Analiz
