Doğu-Batı rekabeti arasında sıkışmış Afrika ve Türkiye modeli
Büyükelçi Ömer Faruk Doğan, ABD ve Çin'in ivme kaybeden Afrika stratejilerini ve Türkiye'nin öne çıkan alternatif ilişki modelini AA Analiz için kaleme aldı.
***
ABD Başkanı Donald Trump'ın görevi ikinci kez devralmasıyla birlikte dünyada yeni bir süreç başladı. Trump, 2 Nisan'dan itibaren, kampanya söylemleri çerçevesinde ABD'nin dış borçları ve dış ticaret açığını hızlı bir şekilde kapatmaya yönelik kararlarını ilan etmeye başladı. Çin ile elektrikli otomobillerde başlatılan bu yeni süreç aşamalı olarak yürürlüğe girdi. Başlangıçta Kanada, Meksika ve Çin ürünlerini hedef alan ilk ek gümrük vergisi uygulama beyanlarını diğer ülkelere yönelik vergiler izledi. Ayrıca tasarruf amaçlı ABD'nin ülke dışındaki askeri varlığı ve münhasıran da ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) aracılığıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik yapılan yardımlar kısıtlandı.
Bir taraftan Çin ve Rusya'yı kontrol etmeyi amaçlayan ABD diğer taraftan kendi ihtiyaçları doğrultusunda önemli ve stratejik hammadde kaynaklarını kontrol etme arzusuyla Biden döneminde yoğunlaştırılan yardımları kısıtladı. Afrika kıtası bu kısıtlamalardan en fazla etkilenen bölge oldu. Her ne kadar yapılan yardımlar doğrudan üretime ve istihdama katkı sağlamasa da rekabette bir denge unsuru olarak ortaya çıkıyordu ve ABD tarafından özellikle Çin'in Afrika kıtasındaki varlığını dengeleyebilecek bir yaklaşım olarak değerlendiriliyordu.
Dünyada 2020 yılının başından bu yana süregelen bölgesel krizler, karşı karşıya kalınan ekonomik daralma, Afrika kıtasının yardım beklentisini önemli ölçüde sekteye uğrattı. Afrika kıtasındaki birçok ülke, USAID yardımlarının kesilmesine ilaveten Trump'ın 185 ülkeye yönelik açıkladığı ek gümrük vergilerinden de nasibini aldı. Her ne kadar uygulama şimdilik 9 Temmuz 2025'e kadar ertelense de Afrika ülkeleri için vergilerin tamamen kaldırılabileceği yönünde henüz bir veri bulunmuyor.
ABD’nin Afrika kıtasından kısmen çekilmesiyle ortaya çıkan boşluk Çin'i oldukça gayretlendirdi. Kıtanın hammadde, kıymetli madenler, gıda, enerji ve özellikle de nadir bulunan toprak elementleri açısından önemini fark eden Çin, bu anlamda özel bir gayret ortaya koymaya başladı.
Çin, Afrika ülkeleriyle ilişkilerini sıcak tutabilmek amacıyla, gerçekleştirilen her ortak etkinlikte farklı açılımlar sergiliyor. Pekin bu çerçevede, 2020 öncesi her yıl Afrika'ya yıllık nakit 20 milyar dolar kredi taahhüt etmişti. Çin, 2019'da kalkınma ve yatırımlar için hedef yükselterek 60 milyar dolar tahsis ettiğini ifade edip 2021'de ise bu miktarı 40 milyar dolar olarak ilan etmişti. Eylül 2024'te ise, üç yıl boyunca Afrika kıtasının........
© Anadolu Ajansı Analiz
