menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeniden alevlenen ticaret savaşının iki cephesi: Amerika ve Çin

3 0
latest

ORSAM Başkan Danışmanı Murat Öztuna, Trump’ın tarifelerinin ABD siyaseti içinde hangi stratejiye dayandığını ve bu tarifelerin Çin’i uzun vadede nasıl etkileyeceğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Bundan 50 yıl sonra geriye dönüp bakıldığında belki de “çılgın” Amerikan Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri ile başlattığı ticaret savaşı tarihin dönüm noktalarından biri olarak okunacaktır. Ancak bugün bakıldığında, yeni başlayan ve devam eden bir süreçle birlikte sürekli değişen hamleler gözlemliyoruz. Bu da tüm ülkeler açısından küresel bir belirsizlik ortamına zemin hazırlıyor.

Trump’ın gümrük tarifelerinin bir müzakere stratejisi mi yoksa uzun vadeli bir önlem mi olduğu belirsizliğini koruyor. Bu süreçte, gümrük vergilerinin ulusal ekonomilere gerçek etkisinin ne olacağı ve Trump ile diğer ülkeler arasındaki vergi düzenlemeleri ile ikili uzlaşma şartlarının nasıl oluşacağı gibi temel sorularında cevabı henüz bilinmiyor. Her halükarda, farklı ülkelerin Trump’ın bu çıkışına tepkilerinin öznel farklılıklar göstereceği öngörülebilir. Ancak gümrük savaşının arkasındaki asıl sebep ülkeler arasındaki güç mücadelesidir.

Trump’ın bu ani tarifeleri aslında söylenildiği kadar da sürpriz değildir. Bu yılın başlarında gerçekleştirilen Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) Trump, mevcut ticari sistem ile ilgili düşüncelerini açık bir şekilde ifade etti. Trump konuşmasında, Amerikan şirketlerini iki seçenekle karşı karşıya bırakacağını ve açıkça ya ABD'de fabrikalar inşa ederek tercihli vergi politikalarından yararlanacaklarını ya da denizaşırı fabrikalardan ABD'ye mal ithal etmeye devam ederken gümrük vergilerine tabi tutulacaklarını ifade etti.

Trump’ın ABD’nin ihraç ettiğinden daha fazla mal ithal etmesinden dolayı bu önlemleri almasının ne kadar gerçekçi olduğu ise ayrı bir tartışma konusudur. Çünkü ABD’nin hizmet, dolar hegemonyası ve fikri mülkiyet ihracatı gibi alanlarda diğer ülkelere karşı büyük bir üstünlüğü bulunuyor. Aslında finans, turizm, mühendislik, sağlık hizmetleri ve daha birçok alanı kapsayan hizmet sektörü ABD ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturuyor. ABD’nin uyguladığı gümrük vergilerinden etkilenen Kanada, Çin, Japonya, Meksika ve Avrupa’nın büyük bir kısmı ABD ile hizmet ticaretinde açık veriyor.

Amerika’nın Çin’den ithalatına bakıldığında ise ithalatın büyük kısmının tüketim malları değil, sermaye malları ve endüstriyel malzemelerden oluştuğu görülüyor. Dolayısıyla gümrük vergileri Amerikan üreticilerini ve tüketicilerini de olumsuz etkileyecek niteliktedir. Trump ve ekibinin bu verileri göz önünde bulundurmadan bu hamleleri yapmış olması ise çok imkan dahilinde görünmüyor.

O halde Trump’ın aslında başka bir hedef peşinde olduğu söylenebilir. ABD’nin canlılığı her zaman hükümetlerinden değil sermaye ve toplumdan kaynaklanmıştır. Trump yönetiminin reform adı altında özellikle iş dünyası üzerinde deregülasyon politikalarına yönelmesi ve aynı zamanda eyalet yönetimlerini ademi merkezileştirmesi, bu dinamikleri tetikleme çabasını gösteriyor. Trump’ı yeniden........

© Anadolu Ajansı Analiz