ABD'nin taktiksel hamlesi ile Çin'in stratejik oyunu arasında İran-İsrail gerilimi
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Danışmanı Murat Õztuna, ABD'nin müdahil olduğu İran-İsrail geriliminde Çin'in nerede konumlandığını ve bölgedeki stratejik dengeleri AA Analiz için kaleme aldı.
***
İsrail'in 13 Haziran'da İran'a yaptığı saldırılarla başlayan, karşılıklı söylem ve füze atışlarıyla devam eden, ABD'nin İran'ın nükleer kapasitesini hedef alan bombardımanı ve İran'ın ABD'nin Katar'daki üssünü hedef alan performatif yanıtıyla acaba "Bir dünya savaşına mı dönüşüyor?" sorularını sordurtan süreç, 24 Haziran 2025 itibarıyla Donald Trump'ın açıkladığı ateşkes anlaşmasıyla sürüyor.
Tüm bu süreç boyunca küresel sistemin revizyonist ve ABD'ye meydan okuyan ülkesi olarak gösterilen Çin, pasif gözlemci olarak kalmayı tercih etti. Geleneksel olarak Orta Doğu'nun jeopolitik gerginliklerine ihtiyatlı yaklaşan ve bölgesel rekabetler arasında hassas denge kurmaya çalışan Çin'in sürece sadece söylemsel olarak, itidal çağrısı yaparak ve saldırgan güçleri kınayarak katılması, Çin dış politika çerçevesi açısından sürpriz değildir.
Ancak bu durum, mevcut küresel sistemi eleştirerek açıkladığı küresel güvenlik, kalkınma ve medeniyet girişimleriyle alternatif düzen sunmaya çalışan Çin'in günümüz konjonktüründeki gücünün sınırları hakkında fikir verici niteliktedir. Bununla birlikte Çin'in merkezi rol oynadığı Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi çok uluslu organizasyonlar da son dönemde yaşanan Hindistan-Pakistan ve İsrail-İran gerilimlerine çözüm üretme konusunda arka planda kaldılar.
Ayrıca, İsrail'in saldırganlığıyla başlayan gerilime ABD güç gösterisi yaparak dahil olurken, Çin'in söylemsel düzeyde kalması küresel güney ülkelerinin Çin'le ilişkilerini yeniden değerlendirmelerine sebep olabilir. Belki de Çin dış politika söylem setinin son 10 yılda ortaya koyduğu en önemli icatlardan biri olan "yeni tip büyük güçler siyaseti" kavramı, Çin'in küresel güney ülkelerini kendi liderliği altında toplama yolunda en önemli aracı haline gelmişti. Ancak bu mücadelenin sadece ekonomik diplomasi çatısı altında gerçekleşiyor oluşu ve Çin'in İsrail-İran çatışmasındaki tepkisizliği, Çin'in güç projeksiyonunun küresel güney ülkeleri nezdinde sorgulanmasına neden olacaktır. O halde İsrail-İran gerilimi iki ülke arasındaki bir husumetten veya bölgesel savaş olmaktan çıkarılıp küresel jeopolitik perspektifinden incelendiğinde, ABD'nin çatışmaya aktif olarak müdahil olmasının Çin'in küresel sistem içerisinde doğudan batıya doğru hızla ilerleyen etkisini yavaşlatmayı veya sınırlandırmayı hedeflediği söylenebilir.........
© Anadolu Ajansı Analiz
