menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinde yeni jeoekonomik dönem

10 0
25.11.2025

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve İktisat Halkası Uluslararası Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Recep Yorulmaz, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ABD ziyareti bağlamında ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin yeni jeoekonomik mimarisini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Washington ziyareti, yedi yıl önce oluşan çok farklı atmosferin yeni bir evresini temsil ediyor. 2018'de dönemin ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan görüşmede ilişki zemini; petrol, silah satışları ve İran karşıtı ortak duruş üzerine kuruluydu. Aynı yıl yaşanan Cemal Kaşıkçı cinayeti ise bu çerçeveyi derinden sarsmış, ABD'de Kongre’de yükselen tepkiler ve insan hakları tartışmaları nedeniyle Washington-Riyad hattında ciddi bir siyasi ve psikolojik mesafe oluşmuştu. Ancak özellikle Biden yönetimi döneminde, sert söylemlere rağmen, ilişkiler yapısal güvenlik ve enerji işbirliği çerçevesinde fiilen devam ediyordu.

Dolayısıyla, Beyaz Saray’da verilen fotoğraf kareleri ve üst düzey karşılama töreni, yalnızca diplomatik normalleşmeye değil; küresel enerji ve teknoloji rekabetinin ortasında Suudi Arabistan’ın yeniden "stratejik ortak" olarak konumlandırılmasına işaret ediyor. Washington’daki Kennedy Center’da düzenlenen Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu da bu yeni sayfanın ekonomik ve jeoekonomik sahnesi oldu. "Büyüme İçin Liderlik: Suudi Arabistan ile ABD Ekonomik Ortaklığının Güçlendirilmesi" teması, ilişkilerin klasik enerji-güvenlik denkleminden daha geniş bir çerçeveye kaydığını açıkça gösteriyor.

Forum kapsamında açıklanan 242 anlaşma ve 557 milyar dolarlık yatırım taahhüdü, sadece hacmiyle değil, sektörel çeşitliliğiyle dikkati çekiyor. Enerji ve petrokimyadan kritik minerallere, yapay zeka ve veri merkezlerinden savunma sanayi, turizm, altyapı, sağlık ve eğitime uzanan bu paket, ABD’nin Suudi Arabistan’daki en büyük yabancı yatırımcı konumunu pekiştirirken, Suudi kamu fonları ve özel sermayesinin de ABD’de daha üretken alanlara kayacağını gösteriyor.

Bu çerçevede temel soru şu: Neden 557 milyar dolarlık paket sıradan bir ticari anlaşma seti değil? Yanıt, hem anlaşmaların sektörel bileşimi hem de bu bileşimin küresel güç rekabetiyle kesişiminde yatıyor. Yapay zeka ve veri merkezleri alanındaki işbirliği, ABD’nin teknoloji ve yarı iletken üstünlüğünü Körfez üzerinden tahkim ederken, Suudi Arabistan'ı Vision 2030 kapsamında bölgesel bir "dijital üsse" dönüştürmeyi hedefliyor. Kritik mineraller, enerji dönüşümü ve savunma projeleri ise ilişkiyi "petrol karşılığı güvenlik" formülünden çıkarıp, tedarik zincirleri ve yüksek teknolojiye dayalı çok katmanlı bir ortaklığa taşıma arzusu güdüyor. Dolayısıyla paket, ABD’nin küresel teknoloji ve tedarik zinciri stratejisi ile Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonunun kesiştiği stratejik bir dönüm noktası niteliği taşıyor.

Ziyarete çerçeve sağlayan........

© Anadolu Ajansı Analiz