Dünya beşten büyüktür: BM Gazze sınavını atlatabilecek mi?
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Bölümünde Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halid Üveysi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 80. oturumunda Gazze’nin öne çıkışı ve BM’nin meşruiyet sınavını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 80. oturumu, onlarca yıldır çözülemeyen ve artık "İsrail sorunu" diye anılan meselelerin gölgesinde başladı. BM kurulduğu günden bu yana Filistinliler işgal, sürgün ve abluka altında yaşarken, barış ve adaleti sağlamak için kurulan bu kurum, Siyonist devletin işlediği adaletsizliklere son vermekte hiç aksiyon alamadı. Gazze'deki soykırımın başlamasının üzerinden iki yıl geçti ve artık hem Filistinliler hem de dünya kamuoyu, sadece izleyen, kınayan ama harekete geçmeyen BM'ye karşı olan inancını kaybetti. Bu yılki oturum, diplomatik nezaket gösterileriyle değil, güçlü bir vicdan çağrısıyla açıldı. Genel Sekreter Antonio Guterres’in sert sözlerinden, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri ve diğer liderlerin coşkulu konuşmalarına kadar Gazze’nin yaşadığı acılar bu yılın toplantısının merkezi oldu. Gazze, hem küresel eylemsizliği gözler önüne seren bir kanıt hem de BM'nin 21. yüzyıldaki meşruiyetini sınayan bir dönüm noktası oldu.
BM Genel Sekreteri Guterres, Genel Kurul’a damgasını vuran sert sözlerle başladı: Gazze’deki dehşet, üçüncü yılına girerken "insanlığın en basit değerlerini hiçe sayan kararların sonucu" olarak karşımızda duruyor. İki yıldır süren kınamalara rağmen BM soykırımı durduramadı, ölümler devam ediyor, açlık büyüyor, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) bağlayıcı kararları ise hiçe sayılıyor. "Cezasızlık kaos doğurur." diyerek yalnızca sözlerin artık yetmediğini vurguladı. Gazze, BM'nin felç olmuşluğunu ve eylemsizliğini açığa çıkardı, kurum kendi antlaşmasını bile uygulatamıyor. Yaptırım, reform ve cesaret olmadan BM, engellemek için kurulduğu acıların suç ortağı haline geliyor.
Bu yaklaşım, Küresel Güney'in birçok lideri tarafından da dile getirildi ve daha da güçlü vurgulandı. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, "devam eden soykırımı" kınayarak, "bu katliam, engelleyebilecek olanların suç ortaklığı olmadan gerçekleşemezdi" ifadelerini kullandı. Lula, sözleriyle sadece İsrail’i değil, onun eylemlerine zemin hazırlayan uluslararası sistemi de hedef aldı. Bu açıklamalar, giderek daha fazla paylaşılan bir duyguyu yansıtıyordu: Adaletsizlik karşısında sessiz kalmak ya da tarafsız durmak, aslında suç ortaklığıdır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oturumun en dikkat çekici konuşmalarından birini yaptı. Zayıf düşmüş Filistinli çocukların fotoğraflarını göstererek, yaşanan soykırımı "insanlığın en dip noktası" olarak nitelendirdi. Söylemi net ve sertti: soykırım, katliam, barbarlık. Erdoğan'ın sözleri sıradan bir retorikten ibaret değildi, aynı zamanda birer suçlamaydı.........
© Anadolu Ajansı Analiz
